tanınmak

listen to the pronunciation of tanınmak
Türkçe - İngilizce
to be known for: Cömertliğiyle tanınır. He's known for his generosity
to be known; to be well-known, to win fame; to be recognized; to be acknowledged
to be known; to be well-known: Orada gazeteci olarak tanınır. He's known there as a newspaperman
to be recognized, be acknowledged
win fame
acknowledged
known

I don't want to be known. - Tanınmak istemiyorum.

She is well known in both India and China. - O hem Hindistan'da hem de Çin'de iyi tanınmaktadır.

recognized

She is recognized to be an expert on linguistics. - O dilbilim uzmanı olarak tanınmaktadır.

Now he is recognized as one of the most promising writers. - O, şimdi en umut verici yazarlardan biri olarak tanınmaktadır.

tanı
{i} diagnosis
tanınma
(Hukuk) recognition

The body was burned beyond recognition. - Vücut yanarak tanınmaz hale gelmiş.

When you speak of a pay-raise before recognition, I am inclined to think you are putting the cart before the horse. - Tanınmadan önce maaş zammından bahsedersen senin işleri ters yaptığını düşünme eğiliminde olurum.

tanınma
publicity
tanı
identification
tanı
direct
tanı
(Bilgisayar) identify

The police thought the victim was Tom, but they were unable to identify the body. - Polisler kurbanın Tom olduğunu düşündü fakat cesedi tanıyamadılar.

Some people identify success with having much money. - Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.

tanı
recognise

The computer recognises two hundred different types of errors. - Bilgisayar iki yüz farklı tipteki hatayı tanır.

Remember me? No. Well, well. I'm surprised you don't recognise me! Are we supposed to? - Beni hatırlıyor musun? Hayır. Hayret. Beni tanımamana şaşırdım! Tanımamız gerekiyor mu?

tanı
{f} recognized

I recognized her by the hat she was wearing. - Onu giydiği şapkadan tanıdım.

She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such. - O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.

tanı
diagnostic

The sphygmomanometer is an important diagnostic instrument. - Tansiyon ölçme aleti önemli bir tanı aracıdır.

ile tanınmak
have a reputation for
iyi tanınmak
be of good report
kötü tanınmak
be of ill report
kötü tanınmak
have a bad record
olarak tanınmak
pass by
tanı
diagnosis teşhis
toplum tarafından tanınmak
(deyim) be in the public eye
Türkçe - Türkçe
Kim olduğu bilinmek
Herhangi bir özelliği ile bilinmek: "Meddahlıkta kendinden önce gelenleri geçmiş bir adam olarak tanınmıştı."- M. Ş. Esendal
Herhangi bir özelliği ile bilinmek
Hukuki yönden varlığı kabul edilmek
Kim olduğu bilinmek: "İçeride bir süre, tanınan bu sesin verdiği bir korku ile her şey sustu."- R. H. Karay
Varlığı kabul edilmek
tanı
Bir hastalığı tanıma işi, teşhis
tanınma
Tanınmak işi
tanınmak