The man answers the description.
- Adam tanımlamaya uyuyor.
The man answered to the description.
- Adam tanımlamaya uyuyordu.
Can you show me the definition?
- Bana tanımlamayı gösterebilir misiniz?
The fear we felt at the earthquake was beyond description.
- Depremde hissettiğimiz korku tanımlamanın ötesindeydi.
Here is a brief description.
- İşte kısa bir tanımlama.
It is hard to define triangle.
- Üçgen'i tanımlamak zor.
It's a difficult term to define.
- Bu, tanımlamak için zor bir terim.
The Japanese tend to identify themselves with the group they belong to.
- Japonlar kendilerini ait oldukları grupla tanımlamak eğilimindedir.
Science is trying to identify the strange animal.
- Bilim garip hayvanı tanımlamak için çalışıyor.
It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
- O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
The term ‘milonguero style tango’ was coined in the early 1990s to describe the style of dancing tango that was prevalent in the milongas of downtown Buenos Aires in the 1950s.
- 1950'li yıllarda şehir Buenos Aires'in milangolarında yaygın olan tangoyu dans etme stilini tanımlamak için 'Milonguero stili tango' terimi 1990'ların başında uyduruldu.
Love is hard to define.
- Aşkı tanımlamak zordur.
There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive.
- Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.
The Astronomical Unit (AU) is defined as the average distance between the Earth and the Sun. It is approximately 150 million km (93 million miles).
- Astronomik Birim Dünya ve Güneş arasındaki ortalama mesafe olarak tanımlanır.Bu yaklaşık 150 milyon kilometredir.
From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined.
- Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.
Can you identify that?
- Onu tanımlayabilir misin?
Chemical symbols are used to identify chemical elements.
- Kimyasal semboller kimyasal elementleri tanımlamak için kullanılır.
She identified him as the murderer.
- Onu bir katil olarak tanımladı.
In most cases, modernization is identified with Westernization.
- Çoğu durumda, modernizasyon batılılaşma ile tanımlanır.
From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined.
- Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.
Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.
- Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
Curiosity is a defining trait of human beings.
- Merak insanoğlunun tanımlayıcı bir özelliğidir.
She described him as handsome.
- O, onu yakışıklı olarak tanımladı.
He described his own experience.
- O, kendi deneyimini tanımladı.
It is hard to define triangle.
- Üçgen'i tanımlamak zor.
It's a difficult term to define.
- Bu, tanımlamak için zor bir terim.