He was called to give evidence.
- O, tanıklık etmek için çağrıldı.
He came only as a witness to the light.
- O, ışığa sadece bir tanık gibi geldi.
He witnessed the murder.
- O cinayete tanıklık etti.
Our only witness is refusing to testify.
- Tek tanığımız tanıklık yapmayı reddediyor.
Tom seems to be unwilling to testify against Mary.
- Tom Mary'ye karşı tanıklık etmek için isteksiz gibi görünüyor.