Bütün gece hayalet hikâyeleri anlatarak uyanık kaldık.
- We stayed awake all night telling ghost stories.
Neden bize nasıl hissettiğini anlatarak başlamıyorsun?
- Why don't you start by telling us how you feel?
Tom fıkraları anlatmada iyi değildir.
- Tom isn't good at telling jokes.
Tekrar tekrar aynı hikayeyi anlatmaya devam etti.
- He kept on telling the same story over and over.
Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum.
- Why are you telling me about hippos all of the sudden? I don't see the connection between that and your twelve red goldfishes.
Onun ve Mary'nin Fuji dağına tırmandıkları zamanı Tom'un bana anlattığını hatırlıyorum.
- I remember Tom telling me about the time he and Mary had climbed Mt. Fuji.
Ne zaman hastalanacağımızı söylemek imkansız.
- There is no telling when we will fall ill.
Tom'a ne olduğunu söylemenin nesi var?
- What's wrong with telling Tom what happened?