1. to divide (something) up. 2. (Matematik) to divide (one figure) into/by (another): Dördü ikiye taksim etti. He divided four by two./He divided two into four. 3. classical Turkish mus. to improvise
Klasik Türk müziğinde faslın başında ve ortasında çalgıcının irticalen yaptığı gezinti
Klasik Türk müziğinde faslın başında ve ortasında çalgıcının irticalen yaptığı gezinti: "Davullar çalarken, kemanlar taksim yapıyor, kanunlar derin bir ezgi ile titreşirken bando coşuyor."- A. Gündüz
(Osmanlı Dönemi) Mantıkta bir isbatlama tarzı ve usulüdür. Bu iki kelime beraber kullanıldığı gibi, "delil-i taksim, delil-i münkasım" gibi tâbirlerle de söylenir. Bu isbatlamada bir şeyin aslında bulunan vasıflar, illet olmaktan birer birer ibtal edildikten sonra, tam illet olmaya elverişli olan tesbit edilir. (Lât: Residu: Arkada kalan, bâkiye.) Taksim: Man: Bir bütünü hariçte hiç artmamak şartıyla bölmek
(Osmanlı Dönemi) mantıkta bir isbatlama usulüdür Bu isbatlamada bir şeyin aslında bulunan vasıflar, birer birer illet olmaktan birer birer iptal edildikten sonra, tam illet olmaya elverişli olan tesbit edilir