takma

listen to the pronunciation of takma
Türkçe - İngilizce
{s} false

Tom took out his false teeth. - Tom takma dişlerini çıkardı.

The politician claimed that he wore neither a wig nor false teeth. - Politikacı ne peruk ne de takma diş taktığını iddia etti.

pseudo

Writers often use a pseudonym. - Yazarlar genellikle bir takma ad kullanır.

Betty is just a pseudonym. - Betty sadece bir takma addır.

Inserting
assumed

Tom traveled under an assumed name. - Tom takma bir isim altında seyahat etti.

attaching, fastening; artificial, false
postiche
bye
artificial

These are my grandmother's artificial teeth. - O, anneannemin takma dişidir.

by
attachable
artificial (limb, eye, tooth); glass (eye); false (beard)
prefabricated
attaching, fastening, affixing, putting (something) on; pinning (something) to; hanging (something) on
installation
fixation
(Bilgisayar) mounts
fitting
assembling
(deyim) skip it
mounting
attachment
assy
assume

Tom traveled under an assumed name. - Tom takma bir isim altında seyahat etti.

takma saç
wig
takmak
{f} affix
takmak
wear

He hates wearing a tie during the summer heat. - O yaz sıcağı sırasında bir kravat takmaktan nefret eder.

I bought a pendant to wear to the party. - Partide takmak için bir kolye aldım.

takma ad
nickname

I hear you've got a new nickname. - Yeni bir takma adın olduğunu duyuyorum.

Why is that your nickname? - O neden sizin takma adınız?

takma bacak
artificial leg
takma kafana!
your hair!
takma kirpik
false eyelash
takma kol
Install lever
takma ad
soubriquet
takma ad
incognito
takma ad
alias

Sami created an alias. - Sami bir takma ad yarattı.

takma ad
byname
takma ad
nom de plume
takma ad
1. nickname. 2. pen name
takma ad
nom de guerre
takma ad
pseudonym

Writers often use a pseudonym. - Yazarlar genellikle bir takma ad kullanır.

Betty is just a pseudonym. - Betty sadece bir takma addır.

takma ad
(yazar) pen name
takma ad
surname
takma ad
pseudonymity
takma ad
agnomen
takma ad
cognomen
takma ad
a) nickname b) pseudonym, pen name, nom de plume
takma adla
incognito
takma adla yazılmış
pseudonymous
takma adlar
agnomina
takma adlı
pseudonymous
takma adlılık
pseudonymity
takma diş
plate
takma diş
artificial teeth
takma diş
pivot tooth
takma diş
denture

Can you help me find the shark that has swallowed my grandfather's dentures? - Dedemin takma dişlerini yutan köpekbalığını bulmamda bana yardımcı olur musun?

takma diş
false teeth, denture
takma diş
dental plate
takma diş
chopper
takma diş
prosthodontics
takma dişler
dentures

Can you help me find the shark that has swallowed my grandfather's dentures? - Dedemin takma dişlerini yutan köpekbalığını bulmamda bana yardımcı olur musun?

takma dişler
false teeth

Tom took out his false teeth. - Tom takma dişlerini çıkardı.

takma dişler
false teeth, dentures
takma dişler
prosthodontics
takma göz
glass eye
takma kafana
keep your hair on
takma kafana
never mind
takma motor outboard motor
(for a boat)
takma organ
prothesis
takma organ
prosthesis
takma saç
hairpiece
takma saç
wig; toupee
takma saç
postiche
takma saç
false hair, wig
takma saç örgüsü
switch
takmak
{f} fix
takmak
{f} hang
takmak
bother
(yazar) takma ad
pen name
iplik takma
(Tekstil) threading
takma ad
moniker
takmak
reassemble
takmak
surpass
takmak
beat
takmak
put on

We always had to put on a safety belt in case we had an accident. - Kaza geçirme ihtimaline karşın biz her zaman bir emniyet kemeri takmak zorundaydık.

takmak
assemble
takmak
insert
takmak
install
takmak
care
takmak
fit on
takmak
fasten
takmak
incur
takmak
offer up
yerine takma
(Mekanik) installation
takma ad
pen name
takma ad
sobriquet
takma isim
alias
takma isim
false name
takmak
mount
prize takma
Inserting into a wall outlet
takma kafana
no worries
takma kafana
don't mind
alay etmek için isim takma
name-calling
cam takma
glazing
film takma
loading
kablo takma
wiring
kafayı takma
possession
kanat takma
winging
lamba takma
lamp insert
motor takma
(Otomotiv) engine installation
perde takma suportu
curtain retainer
sunucu takma isimleri
(Bilgisayar) aliases of servers
takma isim
anonym
takma isim
nomdeguerre
takmak
hitch
takmak
set
takmak
(tüfeğe) stock
takmak
snag
takmak
stick
takmak
(film) thread
takmak
school slang to fail, flunk. takıp takıştırmak to deck oneself out in jewelry
takmak
infix
takmak
hang on
takmak
mount , insert
takmak
fixate
takmak
attach
takmak
to do or diddle (someone) out of (a certain amount of money)
takmak
to attach; to affix; to fasten, to hitch; to set; to put on; to wear, to put sth on; to give (a name, nickname, etc.); to incur, not to pay (debts); to have it in for sb, to have a down on (sb), to make a dead set at (sb); to care, to give a damn/shit; to
takmak
to pick on, single (someone) out for harassment
takmak
to give (a name) to
takmak
hook
takmak
to attach, fasten, affix, put (something) on; to pin (something) to; to hang (something) on
takmak
put in
takmak
give a damn
yazarın takma adı
pseudonym
Türkçe - Türkçe
akaklarında sallanan ... bukleler yanaklarına ters düşüyor."- H. E. Adıvar
Takmak işi
Gerçeğinin yerine konulan, eğreti: "Bu takma siyah saçla
Gerçeğinin yerine konulan, eğreti
eğreti
takma ad
Kendi adından başka eğreti alınan ad, mahlâs
takma ayak
Kesilen bir ayağın yerine takılmak üzere plastik ve benzeri bir maddeden özel olarak yapılmış ayak
takma bacak
Takma ayak
takma diş
Gerçek diş yerini tutabilecek biçimde yapılmış eğreti diş
takma isim
bakınız: takma ad
takma kirpik
Kirpik yerine takılan ve kirpik yerini tutan eğreti kirpik
takma kol
Kesilen bir kolun yerine takılan yapma kol
takma saç
Değişik renk ve boyda yapılan farklı görüntüye sahip olmak için başa takılan saç modeli, peruk
takmak
Önemsememek, önemli saymamak, değer vermemek
takmak
Olumsuz biçimde önemsememek, önemli saymamak, değer vermemek
takmak
Kuşanmak
takmak
Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek
takmak
Borç bırakmak
takmak
Kendisiyle birlikte götürmek, yanına almak veya arkasından izletmek: "Arabaya hafiye kıyafetinde polis memurları da takıyorlar."- Y. Z. Ortaç
takmak
Biriyle olumsuz olarak uğraşmak
takmak
Sınavını başaramamak
takmak
Takı armağan etmek
takmak
Borç bırakmak: "Bu eve asilzadelerin biri girip öteki giderdi
takmak
Ad, lakap koymak: "Ona bu adı kim takmıştır, ne zaman takmıştır, bilemiyor."- H. Taner
takmak
Kendisiyle birlikte götürmek, yanına almak veya arkasından izletmek
takmak
Makara
takmak
Vermek, armağan etmek
takmak
Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek: "Gözlüğünü takıp masaya eğildi."- R. H. Karay
takmak
Giden kirayı takar, gelen ortalığı kasıp kavururdu."- P. Safa
takmak
Koymak
takma