AIDS araştırma dünyasında yer alan tüm değişiklikleri takip edemem.
- I can't keep track of all the changes taking place in the world of AIDS research.
Tom başka bir şey olmadığından emin olmak için etrafına baktı.
- Tom looked around to make sure nothing else was happening.
Kaza ne zaman meydana geldi?
- When did the accident take place?
Bu gerçek bir olaydır.
- This is an actual happening.
O olay hakkında endişelenmenize gerek yok.
- You don't need to worry about that happening.
Düğün, önümüzdeki bahar gerçekleşecek.
- The wedding will take place next spring.
Sonraki toplantı birkaç gün içinde gerçekleşecek.
- The next meeting will take place in a few days.
Keşke böyle şeylerin olması dursa.
- I wish things like this would quit happening.
Tom bunun olmasını durdurmaya çalıştı.
- Tom tried to stop it from happening.
... a revolution is taking place. ...
... will be held accountable. And I am ultimately responsible for what's taking place there ...