take one's time

listen to the pronunciation of take one's time
İngilizce - Türkçe
(on) (bir iş için) istediği kadar zaman harcamak: Take your time! Acele etme!
fazla vaktini almak
acele etmemek
yavaş olmak, acele etmemek, kendi hızında gitmek
take time
sürmek
take your time
acele etme

Acele etmeyin, yoksa hata yapabilirsiniz. - Take your time, or you may make some mistake.

Acele etme, yoksa bazı hatalar yapabilirsin. - Take your time, or you may make some mistakes.

take time
vakit almak
take time
vakit istemek
take it one day at a time
(deyim) Günübirlik yaşamak
take their time
onların zaman alır
take your time
Acele etme. Uygun bir zamanında yap
take your time
zaman ayırın

Lütfen ne yapacağınıza karar vermeden önce zaman ayırın. - Please take your time before deciding what to do.

Yemek yemek için zaman ayırın. - Take your time when you eat meals.

Take your time
acele etmeyin
take time
vakit almak; vakit istemek: This'll take a long time. Bu çok vakit ister. It took a lot of time. Çok zaman aldı
İngilizce - İngilizce
To go about something slowly and carefully

Take your time — there's no need to rush.

To take more time to do something than is considered acceptable

You took your time getting here!.

not to hurry, do something at a comfortable pace
take time
To require a comparatively long period of time

It takes time to get used having a step-parent.

take time
To volunteer to spend one's time (for a purpose or beneficiary)

He took time for his son.

take it one day at a time
(deyim) Live each day as it comes instead of thinking about tomorrow and the day after etc
take one's time