Bir resim çekmek için yapmanız gereken bütün şey bu düğmeye basmaktır.
- All you have to do to take a picture is push this button.
Yabani otları çekmeye başlamadan önce bahçenin nasıl göründüğüne dair bir resim çekmek hiç aklıma gelmedi.
- It never occurred to me to take a picture of how the garden looked before we started pulling weeds.
Bir fotoğrafçı, benim evimin bir fotoğrafını çekti.
- A photographer took a photograph of my house.
Fotoğrafçılık, şimdi sanatın yeni bir formu olarak kabul edilmektedir.
- Photography is now considered a new form of art.
Puro içen bir eşeği fotoğraflamak için yapılan tüm girişimler başarısız oldu.
- All attempts to photograph a donkey smoking a cigar failed.
Onlar her şehri fotoğraflamak istiyor.
- They want to photograph every city.
... It can't just be something I can just take a picture of. ...
... with a clam shell phone trying to take a picture. ...