takım takım

listen to the pronunciation of takım takım
Türkçe - İngilizce
in groups
takım elbise
suit

I'm too poor to buy a new suit. - Ben yeni bir takım elbise satın almak için çok fakirim.

Where did you have your new suit made? - Yeni takım elbiseni nerede yaptırdın?

takım
suit

Where did you have your new suit made? - Yeni takım elbiseni nerede yaptırdın?

Men's suits are on sale this week at that department store. - O mağazada bu hafta erkek takımları satılıyor.

takım
set

Is this tea set complete? - Bu çay takımı tam mı?

Apparently, Tom's car needs a new set of tires. - Öyle görünüyor ki Tom'un arabasının yeni bir takım lastiğe ihtiyacı var.

takım
team

I am not the captain of the new team. - Ben yeni takımın kaptanı değilim.

Our team defeated them by 5-0 at baseball. - Takımımız beyzbolda onları 5-0 mağlup etti.

takım
squad

Mary is on the cheerleading squad. - Mary amigo takımında.

Tom used to be a member of the bomb squad. - Tom bomba takımının bir üyesiydi.

takım
tool

Please bring your toolkit. - Lütfen araç takımınızı getirin.

I'll need my own tools. - Kendi takımlarıma ihtiyacım olacak.

takım
brigade
takım
group

The good team spirit in the work group is valued positively. - Çalışma grubundaki iyi takım ruhu olumlu olarak değerlendirilir.

bir takım
several

A combination of several mistakes led to the accident. - Bir takım hataların birleşimi kazaya neden oldu.

Several houses were damaged in the last storm. - Son fırtınada bir takım evler hasar gördü.

(mobilya) takım
suite
en iyi takım
(Spor) varsity
genç takım
(Spor) young team
konuk takım
(Bahis) away team
spor takım
side
takım (alet)
utensil
takım (birlikte)
(Askeri) platoon
ikinci takım
second team
takım halinde
as a team
takım komutanı
Team Commander
takım oyunu
team play
alt takım
under frame
altmış kişilik takım
sixties
altılık takım
sextuple
asım takım
jewelry, ornaments
bir takım
some

We asked Tom some questions. - Biz Tom'a bir takım sorular sorduk.

bir takım
sundry
bu desende gümüş takım var mı
Have you got silverware in that pattern
dikey takım
(Matematik) orthogonal family
ev sahibi takım
home team
frak bir takım
dress suit
hangi takım sarı forma giyiyor
Which team is wearing the yellow uniform
iki parça bir takım
two piece suit
ikinci takım
scrub
ikinci takım
scrub team
ilk takım
first team
izin verilen ikmal listesi; takım adalar deniz şeridi; anahtar yer bulma yönlend
(Askeri) allowable supply list; archipelagic sea lane; assign switch locator (SL) routing; authorized stockage list (Army)
karma takım
mixed team
karşı takım
opposing team
konuk takım
visiting team
kıyıya yakın adalar dizisi ve kıyı takım adaları
(Hukuk) coastal archipelagos
milli takım
(Spor) national tem
milli takım
national team
on bir kişilik takım
eleven
onlu takım
decade
pantolon ceket takım
(kadın) trouser suit
pantolon ceket takım elbise
pants suit
pantolonlu takım
(kadın) pants suit
resmi bir takım
business suit
resmi bir takım rica ediyorum
I would like a business suit
sekiz kişilik takım
eight
sekizli takım
octad
seksen kişilik takım
eighties
siyah takım elbiseli
black suited
spor bir takım
gym suit
standart takım
(Otomotiv) standard tool
taktik füze; hedef materyaller; takım üyesi; teknik talimname; harekat alanı füz
(Askeri) tactical missile; target materials; team member; technical manual; theater missile; TROPO modem
takım
fleet
takım
fitment
takım
side
takım
group, team, crew, troop, set, gang, band, or bunch (of people)
takım
covey
takım
bunch
takım
platoon
takım
gear

Tom was wearing scuba gear. - Tom dalış takımını giyiyordu.

There's a problem with the plane's landing gear. - Uçağın iniş takımında bir sorun var.

takım
gang
takım
posse
takım
(Botanik) , (Zooloji) order
takım
(Askeriye) platoon
takım
tribe
takım
kit
takım
tackle

I wish I had a tackle box as nice as yours. - Keşke seninki kadar güzel bir takım kutum olsa.

I saw Tom and Mary carrying their fishing poles and tackle boxes. - Ben Tom ve Mary'yi olta kamışlarını ve takım kutularını taşırken gördüm.

takım
gram., see tamlama. bir
takım
suit (of playing cards)
takım
suite
takım
battery

Where did I put my battery pack? - Pil takımımı nereye koydum?

takım
clique
takım
mech. train: dişli takımı gear train
takım
cigarette holder
takım
set; lot; suit; suite; team; squad, platoon; class; kind, sort, type; order; crew, gang; cigarette-holder
takım
set (of things): çay takımı tea set, tea service, or set of napkins (to be used with a tea set). tornavida takımı set of screwdrivers. oda takımı living room suite (of furniture). yatak takımı bedroom suite (of furniture) or set of bedsheets and pillowcases (for one bed)
takım
outfit
takım
band
takım arkadaşı
teammate

Tom has been a good teammate. - Tom iyi bir takım arkadaşı olmuştur.

Jake quickly threw the ball in to his teammate. - Jake çabucak topu takım arkadaşına attı.

takım ciğer a pair of lungs
(as sold by a butcher)
takım dayağı
tool post
takım delgi
gang punch
takım elbise
lounge suit
takım elbise
suit of clothes

I bought a new suit of clothes. - Yeni bir takım elbise aldım.

takım elbise
(man's) suit
takım elbise kumaşı
suiting
takım halinde yapmak
team
takım karşılaşması
team event
takım kurmak
team
takım lideri
(Askeri) team leader
takım ruhu
team spirit

The good team spirit in the work group is valued positively. - Çalışma grubundaki iyi takım ruhu olumlu olarak değerlendirilir.

The team spirit was unbelievable, we were all in this together. - Takım ruhu inanılmazdı, hepimiz birlikte bunun içindeydik.

takım taklavat
the whole outfit
takım taklavat
a) bag and baggage, paraphernalia b) private parts, privates
takım taklavat
(Konuşma Dili) the whole kit and caboodle, the whole push
takım tezgâhı
machine tool
takım tutmak
to support a (sports) team, be a fan of a team, root for a team
takım yatmak
for a team to lose the game
takım çantası
tool box
takım; program kütüphane teybi
(Askeri) platon; program library tape
tek kişilik porselen takım
a sulky set of china
ulusal takım
(Spor) national tem
yedi kişilik takım
septuplet
çeyrek finale çıkan takım
quarterfinalist
özel dikim bir takım
custom made suit
özel dikim bir takım rica ediyorum
I would like a custom made suit
üç parça bir takım
three piece suit
üçlü takım
trine
ısmarlama takım elbise
tailored suit
ısmarlama takım elbise
tailored costume
Türkçe - Türkçe
Küçük topluluklar durumunda
takım
Görev bakımından birbirini tamamlayan kimselerin topluluğu, ekip, trup
takım taklavat
1. Hepsi, hep birlikte.2. Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman

1. Pencerelerin arkasında silme yıldız bir temmuz gecesi, takım taklavatıyla, görkemli bir donanma şenliği gibi kuruluyor.- A. İlhan. 2. İşe giderken takım taklavat dolu valizimizi tramvaya alırlar mı diye korka korka sorduk.- B. R. Eyuboğlu.

alt takım
İniş takımları
alt takım
Bir takım içinde kurulan ikinci derecedeki takım
asım takım
Kadınların takındıkları süs eşyası
milli takım
Uluslararası yarışmalarda bir ülkeyi temsil etmek için bir araya gelmiş sporcular grubu
takım
Birlikte oynayan, kazanmak için birlikte çalışan sporcu topluluğu
takım
Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman
takım
Benzer, gibi
takım
Birbirini tamamlayan şeylerin tümü: "Kadın kahve takımlarını alıp çıktı."- N. Cumalı
takım
Bölüğü oluşturan birliklerden her biri: "Bu binayı merkez taburundan bir takım bekleyecek."- Ö. Seyfettin
takım
Bir filmin çevriminde görüntüleri alma, aydınlatma, ses alma gibi belli başlı çalışmaları yapmak için gerekli en küçük teknikçiler topluluğu
takım
Bölüğü oluşturan birliklerden her biri
takım
Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk
takım
Aşağılayıcı ve küçümseyici anlamda topluluk: "Anlaşıldı, Sabit Bey ağabey takımı, Sinekli Bakkal Sokağı'ndan geçerken artık sağa sola bakmaz, kimseye omuz vurmaz oldu."- H. E. Adıvar
takım
Bir oyunda sahaya çıkan belli kuruluşlara bağlı oyuncular topluluğundan her biri
takım
Canlıların bölümlendirilmesinde familya ile sınıf arasında yer alan, yakın benzerlikler gösteren organizmaların oluşturduğu birlik
takım
Aşağılayıcı ve küçümseyici anlamda topluluk
takım
Benzer, gibi: "... bu takım düşünceler arasında, dün sütçüye verilen paranın üstünün eksik geldiğini de hatırlıyor."- M. Ş. Esendal
takım
Topluluk
takım
Birbirini tamamlayan şeylerin tümü
takım
Sigara ağızlığı
takım erki
Oligarşi
takım oyunu
Bir işi paylaşarak ve ortaklaşa yapmak
takım oyunu
Oyuncuları belli sayıda olan takımlarla yapılan spor türü
takım taklavat
Hepsi, hep birlikte
takım takım