tahmini teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- estimated
The value of the painting was estimated at several million dollars.
- Resmin tahmini değeri birkaç milyon dolar.
The drug ice can fetch an estimated $1 million per kilogram on the streets.
- Metamfetaminin kilosu sokaklarda tahmini bir milyon dolardan gidebiliyor.
- (Ticaret) proforma
- estimate
- approximately
- (Ticaret) forward
- approximate
- in conjectures
- in approximations
- conjectural
- approximative
- general
- calculated
- pro forma
- conjectural; approximate
- stochastic
- an estimated
- estımated
- tahmin
- {i} estimation
- tahmin
- prediction
To our surprise, her prediction came true.
- Bize sürpriz oldu, onun tahmini gerçekleşti.
His prediction might come true.
- Onun tahmini gerçekleşebilir.
- tahmin
- forecast
According to the weather forecast, it will rain tomorrow.
- Hava tahmini göre, yarın yağmur yağacak.
According to the weather forecast, the typhoon is approaching Okinawa.
- Hava tahminine göre, tayfun Okinawa'ya yaklaşıyor.
- tahmin
- estimate
An estimated 20% of the water used by homeowners in cities is used for their grass.
- Şehirlerde ev sahipleri tarafından kullanılan suyun tahminen %20'si onların çimleri için kullanılır.
Steel production is estimated to reach 100 million tons this year.
- Çelik üretiminin bu yıl 100 milyon tona ulaşacağı tahmin edilmektedir.
- tahmin
- {i} guess
You sure guessed the critical points of that teacher's exam.
- O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.
Guess what happened to me.
- Bana ne olduğunu tahmin etsene!
- tahmini değer
- (Ticaret) expected value
- tahmini değer
- (Ticaret) appraised value
- tahmini değer
- (Kanun,Sigorta,Teknik) estimated value
- tahmini dönüş zamanı
- (Askeri) estimated time of return
- tahmini hesap
- estimate
- tahmini kalkış zamanı
- (Askeri) estimated time of departure
- tahmini maliyet
- (Ticaret) deemed cost
- tahmini maliyetler
- (Ticaret) estimated costs
- tahmini ömür
- (Ticaret) expected life
- tahmini arıza oranı
- (Havacılık) extrapolated failure rate
- tahmini atış esasları
- (Askeri) estimated data
- tahmini azami zarar
- (Sigorta) estimated maximum loss
- tahmini bayt
- (Bilgisayar) byte estimate
- tahmini bilanço
- (Ticaret) pro forma balance sheet
- tahmini bilanço
- (Ticaret) pro forma statement
- tahmini bozulma oranı
- (Havacılık) assessed failure rate
- tahmini dosya
- (Bilgisayar) file estimate
- tahmini doz
- (Çevre) projected dose
- tahmini finansal tablo
- (Ticaret) projected financial statement
- tahmini finansal tablolar
- (Ticaret) forward financial statements
- tahmini gelir vergisi
- (Ticaret) estimated income tax
- tahmini geçen toplam zaman
- (Havacılık) total estimated elapsed time
- tahmini gider
- (Ticaret) predicted cost
- tahmini hareket zamanı
- (Havacılık) estimated off block time
- tahmini hareket zamanı
- (Askeri) estimated time of departure
- tahmini hasar
- (Ticaret) estimated damage
- tahmini imkânsız şey
- imponderable
- tahmini itfa
- (Ticaret) rebuttable presumption
- tahmini keşif
- approximate quantities
- tahmini keşif
- approximate estimate
- tahmini maruz kalma dozu
- (Çevre) estimated exposure dose
- tahmini masraf
- estimated expense
- tahmini mukavele bedeli
- (Sigorta) estimated contract price
- tahmini net prim geliri
- (Sigorta) estimated net premium income
- tahmini num
- (Bilgisayar) num heuristic
- tahmini okuma
- reading by estimation
- tahmini olarak
- inferentially
- tahmini olarak
- guessingly
- tahmini olarak
- conjecturally
- tahmini pozitif değer
- (Kimya) predictive value positive
- tahmini prim geliri
- (Sigorta) estimated premium income
- tahmini rezervler
- (Madencilik) estimated reserves
- tahmini satış
- estimated sale
- tahmini seyrüsefer
- (Havacılık) dead reckoning navigation
- tahmini sonuç
- (Ticaret) approximate result
- tahmini sıkıştırma oranı
- estimated compression ratio
- tahmini tamamlama zamanı
- (Askeri) estimated time of completion
- tahmini tamamlama zamanı
- (Askeri) estimated date of completion
- tahmini tamamlama zamanı; komisyonda geçecek tahmini zaman
- (Askeri) estimated time for completion; estimated time in commission
- tahmini tanı
- (Tıp) presumptive identification
- tahmini teslimat tarihi
- (Askeri) delivery forecast
- tahmini uçuş zamanı
- (Askeri) estimated time en route
- tahmini varış
- (Askeri) estimated time of arrival
- tahmini vergi
- (Ticaret) estimated tax
- tahmini yaklaşım
- stochastic approach
- tahmini yanlış çıkmak
- miss the mark
- tahmini zarar
- (Askeri) estimated damage
- tahmini çalışma güvenliği
- (Havacılık) assessed reliability
- tahmini ömür
- life expectancy
- tahmini önleme zamanı
- (Askeri) estimated time of intercept
- tahmini ırr ödemesi
- (Ticaret) estimated irr payment
- tamamlayıcı hasar tahmini
- (Askeri) collateral damage estimation
- değer tahmini
- appraisal
- hava tahmini
- weather forecast
- tahmin
- presupposition
- tahmin
- guess; conjecture; surmisal
- tahmin
- shot
- tahmin
- judgement [Brit.]
- tahmin
- speculation
I don't engage in idle speculation.
- Ben başıboş tahminle meşgul olmam.
- tahmin
- peradventure
- tahmin
- {i} projection
- deprem tahmini
- earthquake prediction
- hasar tahmini
- (Askeri) damage estimation
- hava durumu (hava tahmini)
- weather forecast
- istihbarat tahmini
- (Askeri) intelligence estimate
- maliyet tahmini
- quotation
- muhasebe tahmini
- (Ticaret) accounting estimate
- nüfus tahmini
- population forecasting
- stok tahmini
- (Denizbilim) stock assessment
- tahmin
- assumption
- tahmin
- calculate
- tahmin
- speculate
As to what happened there, one can only speculate.
- Orada ne olduğuna gelince sadece tahmin edebiliriz.
- tahmin
- (Ticaret) expectations
- tahmin
- judgement
- tahmin
- presume
I presume you're Tom Jackson.
- Ben senin Tom Jackson olduğunu tahmin ediyorum.
Three people are still missing and presumed dead.
- Üç kişi hala kayıp ve öldükleri tahmin ediliyor.
- değer tahmini
- evaluation
- tahmin
- supposition
- tahmin
- {i} forecasting
Prophets have been forecasting the end of the world for centuries.
- Peygamberler yüzyıllar boyunca dünyanın sonunu önceden tahmin etmiştir.
They were forecasting rain for today.
- Onlar bugün için yağmur tahmin ediyorlardı.
- tahmin
- conjecture
There was a great deal of conjecture as to what would happen.
- Ne olacağı konusunda çok fazla tahmin vardı.
- tahmin
- appraisement
- tahmin
- anticipation
I can't stand the anticipation.
- Ben tahmin etmeye katlanamam.
- tahmin
- appraisal
- tahmin
- guesswork
- tahmin
- prediction of
- tahmin
- {i} prognosis
- tahmin
- projected to
- tahmin
- predicts
- bütçe tahmini arzı
- (Askeri) budget estimate submission
- darbe noktası tahmini; endüstriyel hazırlıklılık programı
- (Askeri) impact point prediction; industrial preparedness program
- deniz kuvvetleri harp yayını; Sayısal Hava Tahmini
- (Askeri) naval warfare publication; numerical weather prediction
- gelir tahmini
- (Ticaret) estimation of revenue
- hasar tahmini; geciktirme eşitleyicisi; yönlendirilmiş enerji
- (Askeri) damage expectancy; delay equalizer; directed energy
- hava durumu tahmini
- weather forecasting
- hava durumu tahmini ne
- What is the weather forecast
- konum tahmini
- (Havacılık) dead reckoning
- masraf tahmini
- (Ticaret) cost estimation
- mesafe tahmini
- (Askeri) range estimation
- meydan hava tahmini
- (Askeri) aerodrome forecast
- milli istihbarat tahmini
- (Askeri) national intelligence estimate
- muhtemel hasar tahmini
- (Sigorta) probable loss estimate
- müşterek harekat bölgesi tahmini
- (Askeri) joint operations area forecast
- oran tahmini
- (Bahis) morning line
- pazar tahmini
- market estimate
- piyasa tahmini
- market estimate
- piyasa tahmini
- (Ticaret) market forecast
- planlama için müşterek istihbarat tahmini
- (Askeri) joint intelligence estimate for planning
- risk tahmini
- risk estimation
- salt okunur bellek; tahmini sipariş miktarı
- (Askeri) read-only memory; rough order of magnitude
- serpinti tahmini
- (Askeri) fallout prediction
- seçim tahmini
- (Politika, Siyaset) election forecasting
- stok fiyat tahmini
- stock price forecasting
- tahmin
- outlook
- tahmin
- prognostication
- tahmin
- divination
- tahmin
- presumption
- tahmin
- estimation, judging, reckoning; forecasting, prediction
- tahmin
- guess, estimate, prediction, conjecture, forecast, presumption, supposition
- tahmin
- prophecy
- tahmin
- calculation
Through mathematical calculations, Le Verrier predicted the presence of another planet beyond Uranus. The gravitational pull of this planet would explain the unusual motion of Uranus.
- Matematiksel hesaplamalar yoluyla Le Verrier Uranüsün ötesindeki başka gezegenin varlığını tahmin etti. Bu gezegenin yer çekimi Uranüsün sıradışı hareketini açıkladı.
- tahmin
- surmise
- tahmin
- judgment
- tahmin
- approximation
- zayiat tahmini; inşaat mühendisliği; komutanlık unsuru (deniz hava yer görev kuv
- (Askeri) casualty estimation; civil engineering; command element (MAGTF); communications-electronics; counterespionage