Katalogdan yeni bir ekmek tahtası sipariş ettim.
- I ordered a new cutting board from a catalog.
O tahtaya iki kare çizdi.
- He drew two squares on the blackboard.
Tahtada yazılı olan benim adımdı.
- Written on the blackboard was my name.
Mike yönetim kurulunda tek erkek.
- Mike is the only man on the board.
Judy yönetim kurulunda tek kadın.
- Judy is the only woman on the board.
Bir kara tahta, siyah olmak zorunda değildir.
- A blackboard doesn't have to be black.
Öğretmen için kara tahtayı sildim.
- I erased the blackboard for the teacher.
Tahtaya bir not yapıştır.
- Stick a notice on the board.
O, tahtaya bir çivi çaktı.
- He drove a nail into the board.
Blackboards are not always black.
- Tafeln sind nicht immer schwarz.
This blackboard is not black, but green.
- Diese Tafel ist nicht schwarz, sondern grün.
The Knights of the Round Table gathered around the table.
- Die Ritter der Tafelrunde versammelten sich am Tafelrund.