Taktiklerimizi değiştirmek zorunda kaldık.
- We were forced to change our tactics.
O onun taktiklerini anladığıma inanmadı.
- He did not believe that I understood his tactics.
Bazen taktiksel bir geri çekilme, korkaklık olarak yorumlanır.
- A tactical retreat is sometimes interpreted as cowardice.
Bir uçak gemisi ancak bir taktik nükleer silahla yok edilebilir.
- An aircraft carrier can only be destroyed with a tactical nuclear weapon.