Aklında ne olduğunu her zaman söylemek zorunda değilsin; bazen ortama göre davranma tarafsızlığı bastırır.
- You don't always have to say what's on your mind; sometimes tact trumps candor.
Bir uçak gemisi ancak bir taktik nükleer silahla yok edilebilir.
- An aircraft carrier can only be destroyed with a tactical nuclear weapon.
Onun taktiklerini anlamadığıma inanmadı.
- She did not believe that I understood her tactics.
Futbol yöneticisi ayrıntılı bir yeni taktik denedi, ancak başarıya ulaşmadı.
- The football manager tried an elaborate new tactic but it didn't come off.
Bazen aynı zamanda düşünceli ve dürüst olmak zor.
- Sometimes it's hard to be tactful and honest at the same time.
Tom düşünceli olmaya çalıştı.
- Tom tried to be tactful.
Önerisini çok nazik biçimde yaptı.
- He made his suggestion very tactfully.
Now, sight is a very refined tact.
A tact which surpassed the tact of her sex as much as the tact of her sex surpassed the tact of ours.
It was tactless of you not to attend your sister's wedding.
His tactlessness combined with his bluntness made him many enemies.