Onlar arasında sözsüz bir anlayış olmalı.
- There must have been a tacit understanding between them.
Müzik tüm insanlar tarafından anlaşılan bir dildir.
- Music is a language understood by all humans.
Herkes tarafından anlaşılmak kolay değildir.
- It is not easy to be understood by everybody.
Anlaşılmak için yerli konuşmacı gibi konuşmana gerek yok.
- You don't need to sound like a native speaker in order to be understood.
Ne söylediğimi sandığını anladığını düşündüğünü biliyorum fakat duyduğunun benim demek istediğimin olmadığını anladığından emin değilim.
- I know you think you understood what you thought I said, but I'm not sure you realized that what you heard is not what I meant.
Sadece birkaç kişi beni anladı.
- Only a few people understood me.
He does this by way of a tacit reference to Homer.