The legislature tabled the amendment, so we will start discussing it now.
People came to like her paintings.
- İnsanlar onun tablolarını beğenmek için geldiler.
If I had bought the painting then, I would be rich now.
- O tabloyu o zaman satın alsaydım, şimdi zengin olurdum.
Mike made a rude table from the logs.
- Mike günlüklerinden kaba bir tablo yaptı.
He learnt the periodic table by heart just for fun.
- O sadece eğlence için periyodik tabloyu ezberledi.
Tom loves charts and graphs.
- Tom tabloları ve grafikleri sever.
This chart illustrates the function of ozone layer.
- Bu tablo ozon tabakasının işlevini gösteriyor.
He painted that picture a while ago.
- O tabloyu bir süre önce yaptı.
This is a picture of my painting.
- Bu benim tablomun bir resmi.