John laid claim to the painting.
- John tablo üzerinde hak iddia etti.
Whose paintings are these?
- Bunlar kimin tabloları?
Take this table away.
- Bu tabloyu ortadan kaldır.
He learnt the periodic table by heart just for fun.
- O sadece eğlence için periyodik tabloyu ezberledi.
Tom loves charts and graphs.
- Tom tabloları ve grafikleri sever.
Selena Gomez's second album hit Billboard Magazine's top two hundred albums chart at number four.
- Selena Gomez'in ikinci albümü Billboard Magazine'in top iki yüz albüm tablosunda dört numaraya yerleşti.
He painted that picture a while ago.
- O tabloyu bir süre önce yaptı.
Every day you should at least listen to a short song, read a good poem, look at a beautiful picture, and, if possible, say several intelligent words.
- Her gün en azından kısa bir şarkıyı dinlemelisin, iyi bir şiir okumalısın, güzel bir tabloya bakmalısın ve mümkünse, birkaç zeki sözler söylemelisin.
The teacher caned the children if they misbehaved or were unable to recite their times tables.
- Öğretmen çocukları, yaramazlık ettiklerinde ya da çarpım tablolarını ezbere okuyamadıklarında döverdi.
I don't clear off your tables.
- Ben senin tablolarını temizlemem.