Import goods are subject to high taxes.
- İthalat malları yüksek vergilere tabidir.
The plan is subject to his approval.
- Plan onun onayına tabidir.
I am against the war, of course.
- Tabii ki de savaşa karşıyım.
Of course, I learnt about China from textbooks when I was in Japan, but what I see for myself in China is completely different from what is described in those textbooks.
- Tabii ki, ben Japonya'da iken Çin hakkında ders kitaplarından öğrendim, ama benim kendi adıma Çin'de gördüğüm bu ders kitaplarında anlatıldığından tamamen farklıdır.
Surely, in the present-day society, we might as well consider it natural that consumption plays an important role in the life of man and is closely related to his well-being and happiness.
- Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.
Cigarette smoke may be unhealthy, but it sure does look pretty.
- Sigara dumanı sağlıksız olabilir ama tabii ki güzel görünüyor.
Everything is subject to the laws of nature.
- Her şey tabiat kanunlarına tabidir.
The plan is subject to his approval.
- Plan onun onayına tabidir.