taşır

listen to the pronunciation of taşır
Türkçe - İngilizce

taşır teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

taşı
{f} bear

Americans have the right to bear arms. - Amerikalılar silah taşıma hakkına sahiptir.

She bears an uncanny resemblance to Marilyn Monroe. - O, Marilyn Monroe'ya acayip bir benzerlik taşımaktadır.

taşı
convey

This sushi restaurant has a conveyor belt that carries sushi. - Bu suşi restoranının suşi taşıyan bir konveyör bantı var.

Buses, trains and planes convey passengers. - Otobüs, tren ve uçaklar yolcu taşırlar.

taşı
(Bilgisayar) move

Yuriko is planning to move into the furniture business. - Yuriko, mobilya işine taşınmayı planlıyor.

I quit my job and moved so I could start off with a clean slate. - Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.

taşı
(Bilgisayar) move of
taşı
(Bilgisayar) move to

Tom wants to move to Boston. - Tom Boston'a taşınmak istiyor.

If you want to really improve your French, you should move to a country where it's spoken. - Fransızcanı gerçekten geliştirmek istiyorsan, konuşulduğu bir ülkeye taşınmalısın.

taşı
{f} carrying

Tom is carrying a violin under his arm. - Tom kolunun altında keman taşıyor.

She was carrying the baby on her back. - Bebeği sırtında taşıyordu.

taşı
bring in through
taşı
{f} transferred

The office has been transferred up to the sixth floor. - Ofis altıncı kata taşındı.

He transferred his office to Osaka. - Ofisini Osaka'ya taşıdı.

taşı
{f} transfer

He transferred his office to Osaka. - Ofisini Osaka'ya taşıdı.

The office has been transferred up to the sixth floor. - Ofis altıncı kata taşındı.

taşı
carry

She is carrying a backpack on her back. - O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.

He helped me to carry the bag. - Çantayı taşımam için bana yardımcı oldu.

taşı
brought in through
taşı
transport by
taşı
{f} tote
taşı
carried

I carried three books. - Ben üç kitap taşıdım.

People carried their own weight then. - İnsanlar o zaman kendi ağırlığı taşıdı.

taşı
ferry

A ferry carrying hundreds of high school students sank in South Korea. - Yüzlerce lise öğrencisini taşıyan bir feribot Güney Kore'de battı.

Tom offered to ferry us across the river in his boat. - Tom bizi botuyla nehrin karşı tarafına taşımayı önerdi.

taşır