taşınmak

listen to the pronunciation of taşınmak
Türkçe - İngilizce
move

Tom said that he wanted to move to Boston. - Tom Boston'a taşınmak istediğini söyledi.

Tom wants to move to Boston. - Tom Boston'a taşınmak istiyor.

move house
move in

Tom wants to move into a bigger house. - Tom daha büyük bir eve taşınmak istiyor.

Tom's bound to need help to move into his new apartment. - Tom, yeni dairesine taşınmak için yardım almaya mecbur.

relocate

Tom wishes to relocate. - Tom taşınmak istiyor.

to be carried, to be transported; to move (out), to move (to); to move (in)
to be constantly coming and going to (a place)
to move (to), remove (to) (a new place of residence or business)
(for a weight, a load) to be borne, be supported
to be carried (to), be transported (to)
flit
to be carried (on one's person)
remove
move out

Tom has to move out of his apartment by the end of the month. - Tom ayın sonuna kadar apartman dairesinden taşınmak zorunda.

I want to move out of this cramped room as soon as I can. - Bu sıkışık odadan elimden geldiğince çabuk taşınmak istiyorum.

migrate
carried

Small children like to be carried. - Küçük çocuklar taşınmaktan hoşlanırlar.

move into

Tom wants to move into a bigger house. - Tom daha büyük bir eve taşınmak istiyor.

Tom's bound to need help to move into his new apartment. - Tom, yeni dairesine taşınmak için yardım almaya mecbur.

move to

Few elephants would volunteer to move to Europe. - Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.

Tom wanted to move to Boston. - Tom Boston'a taşınmak istiyordu.

transfer
move away
dislodge
taşı
{f} bear

He came bearing a large bunch of flowers. - O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.

Americans have the right to bear arms. - Amerikalılar silah taşıma hakkına sahiptir.

düşünüp taşınmak
weigh

We have to weigh the pros and cons. - Avantajları ve dezavantajları düşünüp taşınmak zorundayız.

düşünüp taşınmak
reflect
düşünüp taşınmak
ponder
iyice düşünüp taşınmak
consider
taşı
convey

Buses, trains and planes convey passengers. - Otobüs, tren ve uçaklar yolcu taşırlar.

This sushi restaurant has a conveyor belt that carries sushi. - Bu suşi restoranının suşi taşıyan bir konveyör bantı var.

taşı
(Bilgisayar) move

Yuriko is planning to move into the furniture business. - Yuriko, mobilya işine taşınmayı planlıyor.

Few elephants would volunteer to move to Europe. - Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.

taşı
(Bilgisayar) move of
taşı
(Bilgisayar) move to

Tom said that he wanted to move to Boston. - Tom Boston'a taşınmak istediğini söyledi.

Few elephants would volunteer to move to Europe. - Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.

taşınma
mobilization
taşınma
removal
taşınma
transfer
taşı
{f} carrying

She was carrying the baby on her back. - Bebeği sırtında taşıyordu.

He was carrying an umbrella under his arm. - O, kolunun altında bir şemsiye taşıyordu.

taşı
bring in through
taşı
{f} transferred

He transferred his office to Osaka. - Ofisini Osaka'ya taşıdı.

The office has been transferred up to the sixth floor. - Ofis altıncı kata taşındı.

taşı
{f} transfer

He transferred his office to Osaka. - Ofisini Osaka'ya taşıdı.

The office has been transferred up to the sixth floor. - Ofis altıncı kata taşındı.

taşı
carry

Japanese women carry their babies on their backs. - Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.

He helped me to carry the bag. - Çantayı taşımam için bana yardımcı oldu.

taşı
brought in through
taşı
transport by
taşı
{f} tote
taşınma
move

Tom helped me to move. - Tom taşınmama yardım etti.

Few elephants would volunteer to move to Europe. - Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.

taşınma
transportation
düşünüp taşınmak
cogitate
başka eve taşınmak
flit
düşünüp taşınmak
turn over in one's mind
düşünüp taşınmak
mull over
düşünüp taşınmak
turn over
düşünüp taşınmak
to think over, to think sth out, to ponder over, to deliberate, to cogitate
düşünüp taşınmak
chew
düşünüp taşınmak
pore
düşünüp taşınmak
reason out
düşünüp taşınmak
worry out
düşünüp taşınmak
calculate
düşünüp taşınmak
debate
düşünüp taşınmak
cogitate over
düşünüp taşınmak
think over
düşünüp taşınmak
ruminate
düşünüp taşınmak
revolve
düşünüp taşınmak
reason
düşünüp taşınmak
look round
düşünüp taşınmak
ponder over
düşünüp taşınmak
debate with oneself
evden taşınmak
move out of the house
evden taşınmak
move out
taşı
carried

What is learned in the cradle is carried to the tomb. - Beşikte öğrenilen mezara kadar taşınır.

People carried their own weight then. - İnsanlar o zaman kendi ağırlığı taşıdı.

taşı
ferry

A ferry carrying hundreds of high school students sank in South Korea. - Yüzlerce lise öğrencisini taşıyan bir feribot Güney Kore'de battı.

Tom offered to ferry us across the river in his boat. - Tom bizi botuyla nehrin karşı tarafına taşımayı önerdi.

taşınma
flit
taşınma
remove
taşınma
moving

Honestly, I would think driving there daily is better than moving. - Doğrusu, her gün oraya arabayla gitmenin taşınmaktan daha iyi olduğunu düşünüyorum.

Tom considered moving to Boston, but decided against it. - Tom Boston'a taşınmayı düşündü ama aleyhte karar verdi.

Türkçe - Türkçe
Bir yere sık sık gitmek
Başka bir yere gitmek, göçmek: "Evi gezdim pek beğendim, ne yapıp yapıp oraya taşınmalıyız."- P. Safa
Taşıma işi yapılmak
Başka bir yere gitmek, göçmek
Taşımak işi yapılmak
taşınma
Taşınmak işi
taşınmak