taşıdık

listen to the pronunciation of taşıdık
Türkçe - İngilizce
ported
past of port
- A term used in speaker box design The air in the box is connected to the air outside via a tube called a port Ported boxes can give good bass reproduction
Having gates
A type of bass reflex enclosure design that utilizes a hole, or port, to improve the low-frequency response (e g , In most cases a ported enclosure will thump harder than a sealed box, but not over as wide a range of frequencies )
If the port length and diameter is correctly matched to the box volume and subwoofer's characteristics it will greatly increase efficiency and a good ported box offers lower distortion
taşı
{f} bear

Will the ice bear our weight? - Buz bizim ağırlığını taşıyabilecek mi?

She bears an uncanny resemblance to Marilyn Monroe. - O, Marilyn Monroe'ya acayip bir benzerlik taşımaktadır.

taşı
convey

This sushi restaurant has a conveyor belt that carries sushi. - Bu suşi restoranının suşi taşıyan bir konveyör bantı var.

The pipe conveys water from the lake to the factory. - Boru, gölden fabrikaya su taşır.

taşı
(Bilgisayar) move

It is five years since we moved here. - Buraya taşındığımızdan beri beş yıl geçti.

The family moved from their native Germany to Chicago around the year 1830. - Yaklaşık 1830 yılında, aile anayurdu Almanya'dan Şikago'ya taşındı.

taşı
(Bilgisayar) move of
taşı
(Bilgisayar) move to

Tom said that he wanted to move to Boston. - Tom Boston'a taşınmak istediğini söyledi.

I think it's time for me to move to the suburbs. - Sanırım varoşlara taşınmamın zamanıdır.

taşı
{f} carrying

He was carrying an umbrella under his arm. - O, kolunun altında bir şemsiye taşıyordu.

Tom was carrying an armful of books. - Tom, bir kucak dolusu kitap taşıyordu.

taşı
bring in through
taşı
{f} transferred

He transferred his office to Osaka. - Ofisini Osaka'ya taşıdı.

The office has been transferred up to the sixth floor. - Ofis altıncı kata taşındı.

taşı
{f} transfer

The office has been transferred up to the sixth floor. - Ofis altıncı kata taşındı.

He transferred his office to Osaka. - Ofisini Osaka'ya taşıdı.

taşı
carry

We got him to carry our bag. - Ona çantamızı taşıttık.

He helped me to carry the bag. - Çantayı taşımam için bana yardımcı oldu.

taşı
brought in through
taşı
transport by
taşı
{f} tote
taşı
carried

She carried that habit to her grave. - O, o alışkanlığı mezarına kadar taşıdı.

I carried three books. - Ben üç kitap taşıdım.

taşı
ferry

Tom offered to ferry us across the river in his boat. - Tom bizi botuyla nehrin karşı tarafına taşımayı önerdi.

A ferry carrying hundreds of high school students sank in South Korea. - Yüzlerce lise öğrencisini taşıyan bir feribot Güney Kore'de battı.