taşı

listen to the pronunciation of taşı
Türkçe - İngilizce
{f} bear

Americans have the right to bear arms. - Amerikalılar silah taşıma hakkına sahiptir.

He came bearing a large bunch of flowers. - O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.

convey

This sushi restaurant has a conveyor belt that carries sushi. - Bu suşi restoranının suşi taşıyan bir konveyör bantı var.

The pipe conveys water from the lake to the factory. - Boru, gölden fabrikaya su taşır.

(Bilgisayar) move

I quit my job and moved so I could start off with a clean slate. - Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.

Yuriko is planning to move into the furniture business. - Yuriko, mobilya işine taşınmayı planlıyor.

(Bilgisayar) move of
(Bilgisayar) move to

Few elephants would volunteer to move to Europe. - Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.

If you want to really improve your French, you should move to a country where it's spoken. - Fransızcanı gerçekten geliştirmek istiyorsan, konuşulduğu bir ülkeye taşınmalısın.

{f} carrying

He was carrying an umbrella under his arm. - O, kolunun altında bir şemsiye taşıyordu.

She was carrying the baby on her back. - Bebeği sırtında taşıyordu.

bring in through
{f} transferred

He transferred his office to Osaka. - Ofisini Osaka'ya taşıdı.

The office has been transferred up to the sixth floor. - Ofis altıncı kata taşındı.

{f} transfer

He transferred his office to Osaka. - Ofisini Osaka'ya taşıdı.

The office has been transferred up to the sixth floor. - Ofis altıncı kata taşındı.

carry

She is carrying a backpack on her back. - O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.

He helped me to carry the bag. - Çantayı taşımam için bana yardımcı oldu.

brought in through
transport by
{f} tote
carried

She carried that habit to her grave. - O, o alışkanlığı mezarına kadar taşıdı.

A samurai in the Edo era carried two swords. - Edo Döneminde bir ​​samuray iki kılıç taşıdı.

ferry

Tom offered to ferry us across the river in his boat. - Tom bizi botuyla nehrin karşı tarafına taşımayı önerdi.

A ferry carrying hundreds of high school students sank in South Korea. - Yüzlerce lise öğrencisini taşıyan bir feribot Güney Kore'de battı.

kilometre taşı
milestone
taş
stone

Kill two birds with one stone. - Tek bir taşla iki kuş öldür.

The house had a stone wall around it. - Evin etrafında taş bir duvar vardı.

kaldırım taşı
paving stone
taşı gediğine koymak
to hit the nail on the head
taşı gediğine oturtmak
hit the nail on the head
taşı gediğine koymak
to say something at just the right time
taşı gediğine koymak
make a point
taşı sıksa suyunu çıkarır
(Konuşma Dili) He's very strong./He's got a lot of brawn
taban taşı
hearthstone
taban taşı
dado
taban taşı
foot stone
taban taşı
(İnşaat) footing stone
tabii inşaat taşı
natural building stone
tavan taşı
(Madencilik) hanging wall
taş ocağı taşı
quarrystone
taşlama taşı
hone
taş
rock

The rocks on this beach remind me of those summer days when Laura and I played in the sand until nightfall. - Bu sahildeki taşlar bana Laura ve benim gece karanlığına kadar kumda oynadığımız o yaz günlerini hatırlatıyor.

Tom threw a rock into the pond. - Tom gölete bir taş attı.

çakıl taşı
pebble
taş
{i} dig

The prisoner of war bore himself with great dignity. - Savaş tutuklusu kendini büyük bir onurla taşıdı.

mezar taşı
tombstone
mezar taşı
gravestone
mezar taşı yazıtı
epitaph
safrakesesi taşı
gallstone
taş
playing piece, counter (used in a board game such as chess or checkers)
taş
stone, gem (in a piece of jewelry)
taş
(a) stone; (a) rock
taş
{i} flint

The landscape was cold and sharp as flint. - Peyzaj çakmak taşı kadar soğuk ve keskin.

yemen taşı
hyacinth
atlama taşı
steppingstone
bileme taşı
grinder
biley taşı
(Gıda) sharpening stone
biley taşı
(Gıda) knife sharpener
biley taşı
(Gıda) whetstone
cehennem taşı
(Kimya) silver nitrate
hava taşı
(Denizbilim) airstone
inci taşı
(Denizbilim) perlite
kaplama taşı
(İnşaat) face stone
kaplama taşı
(İnşaat,Teknik) facing stone
kazan taşı
furring
kazan taşı
boiler scale
kazan taşı
incrustation
kemer taşı
(Arkeoloji) key-stone
kenar taşı
(İnşaat) kerb stone
kenet taşı
keystone
kilit taşı
corner stone
lacivert taşı
azure
mesafe taşı
milestone
mezar taşı
grave stone
mezar taşı yazısı
epitaph
parke taşı
(Bilgisayar) cobblestones
pencere taşı
(Bilgisayar) window move
sabun taşı
steatite
sınır taşı
monument
taş
slang money, dough, rocks
taş
(Askeri) rubble stone
taş
precious stone

Tom analyzed the precious stone at his lab. - Tom Laboratuarda kıymetli taş analizi yaptı.

Tom stole a precious stone and pawned it. - Tom değerli bir taş çaldı ve onu rehin bıraktı.

taş
quip
taş
piece

Hang on a minute. There's quite a few black chess pieces over there. - Biraz bekleyin. Orada fazlasıyla siyah satranç taşı var.

taş
turbulence
temel taşı
linchpin
temel taşı
keystone
yapı taşı
(Askeri) building stone
yıldız taşı
(Madencilik) aventurine
özellik taşı
feature
kapak taşı
capstone
taş
{f} overflowing

The stadium was overflowing with people. - Stadyum, insanlarla taşıyordu.

He tumbles down all the poor people's chimneys, and fills up the stockings to overflowing. - O bütün fakir insanların bacalarını düşürür ve çorapları taşmasına doldurur.

taş
concretion
taş
{f} flooding

The periodic flooding of the Nile is very important to Egypt. - Nil'in periyodik taşkınları Mısır için çok önemlidir.

taş
(Askeri) rubble
taş
{f} flood

The market was flooded with foreign goods. - Pazar yabancı mallarla dolup taşıyordu.

Since Tom's Tavern has started offering a delivery service too, it has been flooded with phone calls. - Tom'un tavernası da bir teslimat hizmeti sunmaya başladığından beri taverna telefon görüşmeleriyle dolup taşıyor.

taş
{f} bubbling over
taş
brim over
taş
bubble over
taş
{f} flooded

Since Tom's Tavern has started offering a delivery service too, it has been flooded with phone calls. - Tom'un tavernası da bir teslimat hizmeti sunmaya başladığından beri taverna telefon görüşmeleriyle dolup taşıyor.

The market was flooded with foreign goods. - Pazar yabancı mallarla dolup taşıyordu.

taş
{f} brim
taş
scale
taş
{f} well over
taş
masonry
taş
{f} overflow

He wasn't exactly overflowing with enthusiasm. - O tam olarak coşku nedeniyle taşan biri değildi.

The stadium was overflowing with people. - Stadyum, insanlarla taşıyordu.

Cahil ile bal yeme yaşdaş ile taş taşı
(Atasözü) You do well to accompany somebody about your age
ay taşı
moon rock
bileği taşı
Whetstone, grindstone, rubstone, oilstone, knife-grinder, hone
böbrek taşı
(Tıp, İlaç) Kidney stone
damla taşı
droplets move
depar taşı
Starting block
gaz taşı
transport natural gas
gök yakut da denilen süs taşı
also called ornamental stone ruby sky
gözlerini fal taşı gibi açmak
As your eyes move to turn fortunes
kil taşı
(Jeoloji) Schist
kilit taşı
(Mimarlık) Key stone
küfeki taşı
küfeki move
lüle taşı
move nozzle
mercan taşı
coral stone
mihenk taşı
Touchstone
musalla taşı
Stone on which the encoffined corpse is placed during the funeral service
musalla taşı
Musallam move
panzehir taşı
carry the antidote
ponza taşı
Pumice
sadaka taşı
(Tarih) Alms stone
sünger taşı
Pumice
sünger taşı
Move the sponge
süs taşı
ornament stone

türkiyenin süs taşları çok çeşitli.

yüzük taşı
bearing rings
yıldız taşı
moving stars
Taş
(Tıp) lapis
adak taşı
altar
akik taşı
cornelian
alafranga hela taşı
toilet
anahtar taşı
keystone (of an arch)
anahtar taşı
keystone
atlama taşı yapmak
to use (a situation or a person) to get a promotion or advancement
bademcik taşı
amygdaloid
bakır taşı
malachite
bağlama taşı
jumper
bağlantı taşı
bonder
bağlantı taşı
header
bağlantı taşı
heading stone
bileği taşı
oilstone
bileği taşı
knife-grinder
bileği taşı
hone
bileği taşı
sharpener
bileği taşı
rubstone
bindirme taşı
(Mimarlık) corbelling stone
blokaj taşı
cobble
bordür taşı
curbstone
burç taşı
birthstone
böbrek taşı
kidney stone, renal calculus
böbrek taşı olan
calculous
böbrek taşı türünden
calculous
cehennem taşı
lunar caustic
dama taşı
draughtsman, checker
dama taşı
checkers piece, man
dama taşı
draughtsman
dama taşı gibi oynatmak
1. to send (someone) on a trip at the drop of a hat. 2. to reassign (an employee) often
dayanak taşı
abutment stone
denge taşı
(Botanik, Bitkibilim) otolith
diş taşı
tartar
dolgu taşı
(Askeri) backfilling stone
döner taşı, öter kuşu olmamak
not to have a home and family
fal taşı gibi açılmak
(for someone's eyes) to open wide, become like saucers
felsefe taşı
philosopher's stone
gut taşı
gouty concretion
göbek taşı
central massage platform in a Turkish bath
göbek taşı heated marble slab
to lie on for sweating in a Turkish bath
gözleri fal taşı gibi açılmak
to be moon-eyed
inşaat taşı
building stone
iti an, taşı eline al/değneği yanına koy
(Atasözü) If you're going to deal with an aggressive person, you ought to be ready for a fight
işitme taşı
anat . otolith, ear stone
jura döneminden kalma kireç taşı katmanı
lias
kahverengi kum taşı
(Bilgisayar) brown stone
kaldırım kenar taşı
kerb stone
kaldırım kenar taşı
kerb
kaldırım taşı
flagstone
kaldırım taşı
curbstone
kaldırım taşı
cobble
kaldırım taşı
sett
kaldırım taşı
flag
kaldırım taşı
paving stone, cobble, cobblestone
kaldırım taşı
cube
kaldırım taşı döşemek
flag
kapak taşı
stone cover or lid
kapak taşı
cap plug
kefeli taşı ile düşürme
scaling
kemer taşı
arch stone, voussoir
kesme taşı
(İnşaat) hewn stone
kesme yapı taşı
ashlar
kilit taşı
keystone, corner stone
kilit taşı
keystone
kilit taşı arch
keystone
kilometre taşı
stone showing the kilometers to a given point
kilometre taşı
(İnşaat) kilometer stone
kireç taşı
chalk
kireç taşı
calcium
klinik taşı
(Tıp) clinical stone
kulak taşı
(Biyoloji) otolith
kulis taşı
sliding block
kum taşı
gritstone
köşe taşı
corner stone, quoin
kürsü taşı rectangular pedestal
(for a statue or bust)
kılağı taşı
hone
lacivert taşı
azure, lapis lazuli
lacivert taşı
(Tabiat Doğa) (mineral, maden) [syn.: lacivert taşı, lazurit] lazurite, lapis lazuli, lazuli
lacivert taşı geol
lapis lazuli
lâcivert taşı
lapis lazuli
lâl taşı
carbuncle
lâl taşı renginde
garnet
mesane taşı
urinary calculus
mezar taşı
tombstone, gravestone
mezar taşı
gravestone, headstone
mezar taşı üzerindeki mâtem figürü
weeper
mezarın kapak taşı
ledger
mika taşı
mica schist
mil taşı
milestone
musalla taşı stone
on which the encoffined corpse is placed during the funeral service
musluk taşı
sink
musluk taşı stone sink
(under a faucet)
mıknatıs taşı
loadstone
necef taşı
crystallized quartz
ocak taşı
(Çevre) quarry rock
ocak taşı
quarrystone
ocak taşı
(Çevre) quarystone
ocak taşı
(Askeri) quarry stone
oluk taşı
gutter stone
oyun taşı
man
paket taşı
(İnşaat) parquet stone
Türkçe - Türkçe

taşı teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

felsefe taşı
Simya ilimine göre dokunduğu her nesneyi altına dönüştüreceğine inanılan taş. Kimya bilimine göre herhangi bir maddeyi altına dönüştürmek mümkün değildir. Zira altın bir bileşik değil bir elementtir. Bu taşı elde edebilmek için birçok formül ve deneme yapılmıştır. Bu çalışmalar altın elde etmekte başarısız olmuşlardır elbette ama modern kimyanın temellerinin atılmasına vesile olmuştur
kefenk taşı
Kolay işlenilen yumuşak taş
kil taşı
İnce taneli kılın zamanla kat kat yığılması sonucu meydana gelen taş. Şist
kilit taşı
(Mimarlık) mimaride açıklığı geçmek için kemer(arch) şeklinde taştan yapılan kirişin, en üst noktasında, diğer bir anlatımla tam ortasına konan ters ikiz kenar yamuk şeklindeki taşa, heriki taraftan örülerek oluşturulan kirişteki taşların şekli itibarıyla çökmesini engelleyen yani kitleyen taşa denir
musalla taşı
Cenaze namazı kılınmak için üstüne tabut konulan masa biçiminde yüksekçe taş: "Bir namazlık saltanatın olacak / Taht misâli o musalla taşında."- C. S. Tarancı
sadaka taşı
(Tarih) (eski) Bir buçuk, iki metre yüksekliğinde, genellikle mermerden yapılan, üst kısmının ortasına çanağa benzer bir oyuk açılarak genellikle cami avlusuna, içine sadaka atılması için yerleştirilen taş sütun
Eskişehir taşı
Lüle taşı
Hacıbektaş taşı
Balgam taşı
Kadıköy taşı
Kuvars ve opal liflerinden oluşan, mühür ve süs eşyası yapımında kullanılan, yarı billûr silis, kalseduan
MUSALLA TAŞI
(Osmanlı Dönemi) Namazı kılınmak için cenazenin konulduğu yüksekçe ta
MİHENK TAŞI
(Hukuk) Ayar taşı; denek taşı
Taş
(Osmanlı Dönemi) VAKA'
Taş
(Hukuk) SENG
Taş
(Osmanlı Dönemi) SİLAM
alüminyum taşı
Korindon
anahtar taşı
Kemerlerin en üstündeki taş, kilit taşı
ayna taşı
Yapı, anıt ve çeşme gibi yerlere konan yazılı veya yazısız süslü taş levha
bakır taşı
Malakit
balgam taşı
Damarlı ve yarı saydam bir tür Kadıköy taşı, Hacıbektaş taşı, mühresenk
bileği taşı
Bıçak, çakı, makas gibi kesici araçları bilemekte kullanılan ince taneli sarı şist
böbrek taşı
Böbreklerde oluşan taş
cehennem taşı
Gümüşün nitrik asitte ergitilmesiyle elde edilen, havaya dayanıklı, ışıkta bozulmayan beyaz kristal
dama taşı
Dama oynanan taş
dama taşı
Sık sık bir yerden başka bir yere giden veya atanan
damla taşı
Yapılarda süs unsuru olarak kullanılan damla biçiminde taş
denek taşı
Bir kimse veya nesnenin değerini anlamaya yarayan şey
değirmen taşı
Değirmen taşı yapmakta ve bazen de yapılarda kullanılan çakmak taşı türünden sert bir taş
dolan taşı
Mineralleri gözle görülebilen, benekli ve yeşilimtırak renkli gabro ile bazalt arası püskürük kütle
fal taşı
Falcıların fala bakmak için kullandıkları değişik biçim ve renklerdeki taş
gaz taşı
Bileme işinde kullanılan bir tür taş
gök taşı
Gezegenlerin arasında hareket eden, tümüyle gaz durumuna geçmeden yer yüzüne ulaşan katı cisim, meteor taşı, meteroit
göz taşı
Bazı göz, deri, bitki hastalıklarında ve bağcılıkta kullanılan, koyu mavi renkte zehirli bir tuz, bakır sülfat (Cu SO4)
inci taşı
Feldspat cinsinden, suyu az ve eridiği zaman inciye benzeyen taneleri olan yanardağ kaynaklı cam
işitme taşı
Omurgalılarda ve bazı omurgasızlarda denge organı olan, iç kulakta bulunan kalker parçacıkları, otolit
kaldırım taşı
Kaldırım döşemeye elverişli olan sert bir taş türü
kapak taşı
Lağım, su yolu vb. nin gereken yerlerinde bırakılan deliğin üzerini örten geniş ve yassı taş
kapak taşı
Mezarlarda en üstte bulunan taş
katran taşı
Birleşimindeki su miktarı çok olan bir çeşit yanardağ camı
kaymak taşı
Parlatılmaya elverişli, yumuşak, beyaz, yarı saydam bir tür mermer, su mermeri, albatr
kaynaç taşı
Kaynaçlarda oluşan silisli çökelti, gayzerit
kazan taşı
Kalsiyum tuzları kapsayan suyun ısıtıldığı kabın iç yüzeyinde oluşturduğu katman
kilometre taşı
Kara yollarında üzerinde kilometreleri gösteren dikili taş
kilometre taşı
Önemli bir durumu belirleyen, üzerinde durulması gereken nokta
kireç taşı
Kireç elde etmekte kullanılan, kalsiyum karbon tuzundan bileşik kayaç, kalker, kireç
kum taşı
Kum tanelerinin kaynaşmasıyla oluşmuş bir çeşit tortul kayaç
kösele taşı
Mermerleri parlatmakta kullanılan kefeki taşı
lüle taşı
Denizköpüğü, magnezit
mihenk taşı
Denek taşı
milion taşı
Bizans imparatorluğunda, dünyanın merkezi olduğu kabul edilen, kalıntıları tarihsel önem taşıyan anıt
mola taşı
Hamalların sırtlarındaki yükü dayayarak dinlenmeleri için sokak kenarlarına konulmuş yüksekçe taş
musalla taşı
Cenaze namazı kılınmak için üstüne tabut konulan masa biçiminde yüksekçe taş
ocak taşı
Ocağın çevresine yerleştirilen ateşe dayanıklı taş
paket taşı
Dört köşe yontulmuş kaldırım taşı
panzehir taşı
bakınız: opal
parke taşı
Yol yapımında kullanılan, düzgün ve köşeli taş
ponza taşı
bakınız: ponza
raspa taşı
Gemi güvertelerini temizlemek için kullanılan sünger taşı
sabun taşı
Terzilerin kumaşı işaretlemek için kullandıkları, yeşilimsi veya beyaz renkli, sertliği 1 olan magnezyum silikat
sabır taşı
Çok sabırlı kimse
satranç taşı
Satrançta kullanılan taşlardan her biri
sünger taşı
Metal ve fil dişi parlatmakta kullanılan, çok gözenekli ve pürüzlü, ağırlığı az, sert bir yanardağ feldspatı
sınır taşı
Sınırı belirlemek için koyulan taş veya benzeri madde
taş
Kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde
taş
Tavla pulu
taş
Yapı işlerinde kullanılmak için bu maddeden hazırlanmış malzeme: "Tophane yukarılarında taştan bir binada oturuyordu."- S. F. Abasıyanık
taş
Taştan yapılmış, taştan oluşmuş
taş
Yapı işlerinde kullanılmak için bu maddeden hazırlanmış malzeme
taş
Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için bu maddeden özel olarak hazırlanmış malzeme: "Ertesi günü kaldırıp Karacaahmet'e gömdüler, bir taş diken olmadı."- M. Ş. Esendal
taş
Mücevherlerde kullanılan yüksek değerli taş
taş
Bazı kütlelerden kopan veya koparılan parça. Üstü kapalı bir biçimde söylenen iğneleyici söz, tariz
taş
Dama, domino gibi oyunlarda kullanılan metal, kemik, plastik veya tahta parçalardan her biri
taş
Mücevherlerde kullanılan yüksek değerli cevher
taş
Alaylı halk şiiri
taş
Bazı kütlelerden kopan veya koparılan parça
taş
Üstü kapalı bir biçimde söylenen iğneleyici söz, tariz
taş
Bazı organların içinde, özellikle idrar kesesi vb.nde oluşan, türlü biçim ve hacimdeki katı madde
taş
Birine dokunsun diye söylenen söz
taş
Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için bu maddeden özel olarak hazırlanmış malzeme
temel taşı
Bir şeye temel olan öge veya kişi, dayanak, esas
temel taşı
Bir yapının temeline konan taş
teslim taşı
Bektaşilerin sembol olarak kullandıkları on iki köşeli yassı taş
ustura taşı
Ustura bilemek için kullanılan taşın yapıldığı bir tür sert şist
uzay taşı
Uzayda dolaşan, atmosfere girince yanarak yer yüzüne düşen taş, meteorit, gök taşı
yapı taşı
Esas, temel
yapı taşı
Binanın ağırlığını çeken esas taş, çeki taşı
yağ taşı
Araçların kesici ağızlarını bilemede gaz yağı, mazot veya zeytinyağı sürülerek kullanılan doğal taş
yılan taşı
Rengi ve billûr yapısı farklı birçok türü olan, perido ve diğer minerallerin başkalaşmasıyla oluşan kütle, parpı, serpantin
yıldız taşı
İçinde, ışık altında parlayan mika tanecikleri bulunan, sarı esmer renkte bir kuvars türü
zımpara taşı
Yüzeylerinden biri üzerinde çalışan ve düzlemsel yüzeyleri düzeltmede kullanılan taşlama taşı
çakmak taşı
Düvenlerin altına çakılan küçük ve kesici taş
çakmak taşı
Demir veya çeliğe sürtüldüğünde kıvılcım çıkartan bir tür kuvars
çakıl taşı
Deniz kıyılarında veya derelerde suyun aşındırması ile sivrilikleri kaybolmuş, toparlak veya badem biçiminde ufak bir taş türü
üzengi taşı
Bir kemerin iki yanında ayaklar üzerine gelen ilk taş
şap taşı
Kızıldeniz'den çıkarılan, beyaza çalan renkte, pek çok dalı olan mercan türü
şimşek taşı
Gök taşı
taşı