The small house had come to look shabby, though it was just as good as ever underneath.
- Küçük ev, şimdiye kadar tıpkı altındaki kadar iyi olmasına rağmen,eski püskü görünmeye başladı.
Tom's is just as new as Mary's.
- Tom'unki tıpkı Mary'ninki kadar yeni.
I look for all the world like an athlete in this outfit, but the truth is I don't do any sports at all.
- Bu giysinin içinde tıpkı bir sporcu gibi görünüyorum fakat gerçek şu ki hiç spor yapmam.
I look for all the world like an athlete in this outfit, but the truth is I don't do any sports at all.
- Bu giysinin içinde tıpkı bir sporcu gibi görünüyorum fakat gerçek şu ki hiç spor yapmam.
You have to do it, just like we all do.
- Bunu yapmak zorundasın, tıpkı hepimizin yaptığı gibi.
When I grow up, I want to be just like my father.
- Büyüyünce tıpkı babam gibi olmak istiyorum.
It's just like rats leaving a sinking ship.
- Tıpkı batan bir gemiyi terkeden fareler gibi.
He looks just like his mother.
- Tıpkı annesine benziyor.