Modern iletişim ve ulaşım sistemleri sayesinde dünya küçülüyor.
- Because of modern communication and transportation systems, the world is getting smaller.
Bir gökdelendeki asansörler hayati sistemlerdir.
- The elevators in a skyscraper are vital systems.
Linux ücretsiz bir işletim sistemidir, denemelisiniz.
- Linux is a free operating system; you should try it.
Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
- Windows is the most used operating system in the world.
Onun dikiş sepeti, şifonyer çekmeceleri ve külotlu çorap rafları hepsi sistemli olarak yerli yerinde düzenlenir.
- Her sewing basket, dresser drawers and pantry shelves are all systematically arranged in apple-pie order.
Biz düzeni kötüye kullanmıyoruz.
- We're not abusing the system.
Ben sistematik bir yöntemi tercih ederim.
- I prefer a systematic method.
Sistemik hastalıklar tüm organizmayı etkilerler.
- Systemic diseases are those that affect the entire organism.
Ağacın kök sistemi otuz metre boyunca uzanır.
- The tree's root system stretches over thirty meters.
Şirketimiz, tüm Japonya'da konuşlanan, iyi organize edilmiş 200 satış ofisi ağına sahiptir.
- Our company has a well organized system of 200 sales offices, located all over Japan.
Buradaki kişisel bilgisayar sistemi değiştiremediği için hiçbir şey yapılamaz.
- Because the personal computer here cannot change the system, nothing can be done.
Büyük bankaların çoğunluğu bu sisteme geçiş yapıyor.
- The majority of big banks are introducing this system.
The Python language's huge object library includes a full set of features for systems programming. — viewed 13 Feb. 2005.
... systems. That might help you if the company goes bust. It also can't be helped by code ...
... or something but systems it's trying to clear up the phone ...