Boston'a geri dönmemiz için ulaşımı düzenledim.
- I've arranged transportation for us back to Boston.
Kar, ülkenin yüksek yerlerinde ulaşımı engelledi.
- Snow prevented the transport in high places of the country.
Sami mobilyalarını Kahire'ye nakletti.
- Sami transported his furniture to Cairo.
Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.
- A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation.
Taşımacılık araçlarımız yok.
- We have no means of transportation.
Bu cadde tehlikeli eşya nakilleri için kapalı.
- This street is closed for transports of dangerous goods.