Annem bir zamanlar bir şampiyon yüzücüydü.
- My mother was once a champion swimmer.
O, çok hızlı bir yüzücüdür.
- He is a very fast swimmer.
O yüzmek için denize gitti.
- He went to sea to swim.
Bu nehir içinde yüzmek için tehlikelidir.
- This river is dangerous to swim in.
Yüzme havuzlarında, su sürekli olarak filtrelerden pompalanır.
- In swimming pools, water is continuously pumped through a filter.
Yüzmeyi kaymaya tercih ederim.
- I prefer swimming to skiing.
O, çocukların havuzda yüzüşünü izledi.
- She watched the children swimming in the pool.
O, onun yüzüşünü izledi.
- She watched him swim.
Okyanusta yüzmek benim en büyük zevkimdir.
- To swim in the ocean is my greatest pleasure.
John yüzme kulübündedir.
- John is in the swimming club.
O nehri yüzerek geçmek istedi ama başarısız oldu.
- He wanted to swim across the river, but he failed.
Tom nehri yüzerek geçmek için yeterince iyi bir yüzücü değil.
- Tom isn't a good enough swimmer to swim across the river.
I'm going for a swim.
Sink or swim.