I spilled some fruit juice on my new shirt.
- Yeni gömleğime biraz meyve suyu döktüm.
We need a bottle of juice.
- Bizim bir şişe meyve suyuna ihtiyacımız var.
Would you like some broth?
- Biraz et suyu ister misin?
While broth boils, friendship blooms.
- Et suyu kaynarken dostluk çiçek açar.
Please make sure the drinking water is pure.
- Lütfen içme suyunun saf olduğundan emin ol.
Dirty drinking water can cause sickness.
- Kirli içme suyu hastalığa neden olabilir.
It smells like bleach.
- Bu, çamaşır suyu gibi kokuyor.
Don't mix ammonia and bleach together.
- Amonyak ve çamaşır suyunu birlikte karıştırma.
Would you like some cider?
- Biraz elma suyu ister misiniz?
Would you like some fruit juice?
- Biraz meyve suyu ister misin?
I spilled some fruit juice on my new shirt.
- Yeni gömleğime biraz meyve suyu döktüm.
Tom put the dishes in the dishwater.
- Tom bulaşıkları bulaşık suyuna koydu.
This coffee tastes like dishwater.
- Bu kahvenin tadı bulaşık suyu gibi.
Would you like some fruit juice?
- Biraz meyve suyu ister misin?
What kind of fruit juice do you have?
- Ne tür meyve suyun var?
The workers flip the curds to drain excess whey.
It's neither milk nor whey.
- Bu ne süt ne de kesilmiş sütün suyu.
Wine is made from grape juice.
- Şarap, üzüm suyundan yapılır.
Tom bought three bottles of grape juice.
- Tom üç şişe üzüm suyu aldı.
I am sure nobody would mind, said Susan; it isn't as if we wanted to take them out of the house; we shan't take them even out of the wardrobe. I never thought of that, Su, said Peter.