Belirsizlik beni öldürüyor.
- The suspense is killing me.
Belirsizlik bizi öldürüyor.
- The suspense is killing us.
Erteleme beni öldürüyor.
- The suspense is killing me.
Hava hakkındaki belirsizlik İngilizlerin karakterlerinde belirli bir etkiye sahiptir.
- The uncertainty about the weather has had a definite effect upon the Englishman's character.
Geçen yıl bir ekonomik belirsizlik dönemiydi.
- Last year was a period of economic uncertainty.
The television movie was so suspenseful that I leaped in the air and and screamed when the doorbell rang.