Some kinds of food make us thirsty.
- Kimi yiyecekler bizleri susatırlar.
He is thirsty for fame.
- O, şöhrete susamıştır.
We drown in information but thirst for knowledge.
- Bilgi içinde boğulduk ama bilgiye susadık.
Our people thirst for independence.
- Halkımız bağımsızlığa susamıştır.
Tom doesn't know when to shut up.
- Tom ne zaman susacağını bilmiyor.
He doesn't know when to shut up.
- O ne zaman susacağını bilmiyor.
Tom started to say something, but Mary shushed him.
- Tom bir şey söylemek başladı ama Mary onu susturdu.
The judge raised his hand to shush Tom.
- Hakim, Tom'u susturmak için elini kaldırdı.
Many politicians are believed to accept hush money.
- Birçok siyasetçinin sus parasını kabul ettiğine inanılmaktadır.
I asked the student to quiet down. It was like talking to a wall, nothing happened.
- Öğrencinin susmasını istedim. Bir duvarla konuşmak gibiydi, bir şey olmadı.