Çoğu kalelerin onları çevreleyen bir hendeği vardır.
- Most castles have a moat surrounding them.
Bu sabah görebileceğim tek şey evimizi çevreleyen kalın sis.
- The only thing I can see this morning is the thick fog surrounding our house.
Yeni çevreme uyum sağlamayı oldukça zor buldum.
- I found it pretty hard to adjust to my new surroundings.
Kısa sürede yeni çevreye alıştı.
- He soon got used to the new surroundings.
Evin etrafını çevirttik.
- We've got the house surrounded.
Polisler binayı çevirdi.
- The police have surrounded the building.
Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
- I saw them surrounding him.
Polis tarafından kuşatıldık.
- We're surrounded by police.
Askerler köyü kuşattı.
- The soldiers surrounded the village.
Brown etrafının çevrildiğini gördü.
- Brown saw that he was surrounded.
İngiliz dili bir deniz gibi etrafımızı sarıyor.
- The English language surrounds us like a sea.
Müzik hayatımızı hava gibi çevreler.
- Music surrounds our lives like air.
Çoğu kalelerin onları çevreleyen bir hendeği vardır.
- Most castles have a moat surrounding them.
Onlar bizi kuşatıyor.
- They're surrounding us.
and this way they get rid of those grand and stubborn opinions that surround them.
... surrounding the supporting my dreams encouraging me my mother and i got you ...
... at the people surrounding they said was exactly the same as the other way you ...