Aslanlar Tom'u her tarafından çevirdi.
- Lions surrounded Tom on all sides.
Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
- I saw them surrounding him.
O kalabalık tarafından kuşatılmıştı.
- He was surrounded by the crowd.
Sabaha kadar düşman ordusunun kampı kuşatılmıştı.
- Until the morning, the camp of the enemy army was surrounded.
İngiliz dili bir deniz gibi etrafımızı sarıyor.
- The English language surrounds us like a sea.
Yaşlı bir adam etrafı torunlarıyla çevrili olarak oturdu.
- An old man sat surrounded by his grandchildren.
Çoğu kalelerin onları çevreleyen bir hendeği vardır.
- Most castles have a moat surrounding them.
Çevreleyen tepeler kasabayı korudu.
- The surrounding hills protected the town.
Bu sabah görebileceğim tek şey evimizi çevreleyen kalın sis.
- The only thing I can see this morning is the thick fog surrounding our house.
Çevreleyen tepeler kasabayı korudu.
- The surrounding hills protected the town.
Yeni çevreyi benimsemelisin.
- You must assimilate into new surroundings.
Kısa sürede yeni çevreye alıştı.
- He soon got used to the new surroundings.
Tom polis memurları tarafından çevrilmiş mahkeme salonuna yürüdü.
- Tom walked into the courtroom, surrounded by police officers.
Tom muhabirler tarafından çevrilmiş mahkeme salonundan çıktı.
- Tom walked out of the courtroom, surrounded by reporters.
Yeni çevreme uyum sağlamayı oldukça zor buldum.
- I found it pretty hard to adjust to my new surroundings.
Kendisini yeni çevresine adapte etmeyi zor buldu.
- She found it was difficult to adapt herself to her new surroundings.
Aslanlar Tom'u her tarafından çevirdi.
- Lions surrounded Tom on all sides.
Evin etrafını çevirttik.
- We've got the house surrounded.
Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
- I saw them surrounding him.
Sabaha kadar düşman ordusunun kampı kuşatılmıştı.
- Until the morning, the camp of the enemy army was surrounded.
Soyguncu on tane polis tarafından kuşatılmış durumdaydı.
- The robber stood surrounded by ten policemen.
Yaşlı bir adam etrafı torunlarıyla çevrili olarak oturdu.
- An old man sat surrounded by his grandchildren.
Genç kızlarla çevrili olarak oturuyordu.
- He sat surrounded by young girls.
Onlar bizi kuşatıyor.
- They're surrounding us.
and this way they get rid of those grand and stubborn opinions that surround them.
It was an informative guide to the city and surrounds.
... at all of the books that surround it. ...
... the palace overlooks the boss for a second faces the gala to surround ...