Ne güzel bir sürpriz!
- What a nice surprise!
Seni burada görmek ne hoş sürpriz!
- What a pleasant surprise to see you here!
Onu şaşırtmak istedim.
- I wanted to surprise him.
Seni şaşırtmak istemedim.
- I didn't mean to surprise you.
Depremin ardından, insanlar şaşkınlıkla yerdeki derin çukura baktılar.
- After the earthquake, people stared into the deep hole in the ground in surprise.
Tom şaşkınlıktan yakalandı.
- Tom was caught by surprise.
Ona sürpriz yapmak istiyorum.
- I want to surprise him.
Ona sürpriz yapmak istedim.
- I wanted to surprise her.
Bu beklenmedik bir sürpriz.
- This is an unexpected surprise.
Sizden bir hediye almak beklenmedik bir sürprizdi.
- Receiving a gift from you was an unexpected surprise.
Tom tamamen hayret etmiş değildi.
- Tom wasn't totally surprised.
Sana hayret ediyorum.
- I'm surprised at you.
Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.
- My decision to study abroad surprised my parents.
Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.
- The news surprised him as much as it did me.
Ordumuz kırallığa baskın yaptı.
- Our army took the kingdom by surprise.
The surprise attack was devastating.
Imagine my surprise on learning I owed twice as much as I thought I did.
He doesn't surprise easily.
It surprises me that I owe twice as much as I thought I did.