Elbette ona inanmıyorsun.
- Surely you don't believe that.
Elbette, onu yapamazsınız.
- Surely, you can't mean that.
Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.
- Surely, in the present-day society, we might as well consider it natural that consumption plays an important role in the life of man and is closely related to his well-being and happiness.
Sen bunu bana anlatan ilk kişi değilsin, muhakkak son kişide değilsin.
- You're not the first person to tell me that, and surely you're not the last.
Muhakkak birine söyledin.
- Surely you told somebody.
Uykudan sonra Tom eminim daha iyi bir ruh hali içinde olacaktır.
- After sleeping, Tom will surely be in a better mood.
Okyanus araştırmasının geleceğini onun geçmişiyle tahmin edeceksek birçok heyecan verici keşifleri elbette dört gözle bekleriz.
- If we are to judge the future of ocean study by its past, we can surely look forward to many exciting discoveries.
Elbette, onu yapamazsınız.
- Surely, you can't mean that.
Çabalarının başarıyla sonuçlanacağından eminim.
- I'm sure your efforts will result in success.
Kız arkadaşının orgazm takliti yapmadığından nasıl emin olabilirsin?
- How can you be sure your girlfriend isn't faking her orgasms?
Okyanus araştırmasının geleceğini onun geçmişiyle tahmin edeceksek birçok heyecan verici keşifleri elbette dört gözle bekleriz.
- If we are to judge the future of ocean study by its past, we can surely look forward to many exciting discoveries.
Onu elbette bilmiyoruz.
- We don't know that for sure.
Tom elektronik sigara içmenin sigara içmekten daha güvenilir olduğunu düşünüyor ama Mark o kadar emin değil.
- Tom thinks that vaping is safer than smoking cigarettes, but Mary's not so sure.
Bu bilginin güvenilir olduğundan emin misin?
- Are you sure this information is reliable?
Saat üçte mutlaka gel.
- Be sure to come at 3.
Gece beni mutlaka ara.
- Be sure and call me tonight.
Beşimizin arasında, en fazla dil konuşabilen kişi kesinlikle odur.
- Among the five of us, he's surely the one who can speak the most languages.
Esperanto kesinlikle çok büyük bir zaman kaybı!
- Esperanto is surely an enormous waste of time!
Tom bugünkü sınavı geçeceğinden bayağı emin.
- Tom is pretty sure that he'll pass today's exam.
Sigara dumanı sağlıksız olabilir ama tabii ki güzel görünüyor.
- Cigarette smoke may be unhealthy, but it sure does look pretty.
Tom Mary'nin iyi zaman geçirdiğinden emin olmak için zahmete katlandı.
- Tom went out of his way to make sure Mary had a good time.
Tom kilitli olduğundan emin olmak için kapısını iki kez kontrol etti.
- Tom double-checked his door to make sure it was locked.
Tom'un bize inanmadığından epeyce eminim.
- I'm pretty sure Tom doesn't believe us.
Tom epey çok yedi. Acıkmış olmalı.
- Tom sure ate a lot. He must've been hungry.
Onu elbette bilmiyoruz.
- We don't know that for sure.
Okyanus araştırmasının geleceğini onun geçmişiyle tahmin edeceksek birçok heyecan verici keşifleri elbette dört gözle bekleriz.
- If we are to judge the future of ocean study by its past, we can surely look forward to many exciting discoveries.
Hava bu gece kesinlikle iyi olacak.
- The weather will be good tonight for sure.
O harika! Kesinlikle güleceksiniz.
- It's great! You'll laugh for sure.
Muhakkak birine söyledin.
- Surely you told somebody.
Sen bunu bana anlatan ilk kişi değilsin, muhakkak son kişide değilsin.
- You're not the first person to tell me that, and surely you're not the last.
Beni kimsenin izlemediğini sağlama bağladım.
- I made sure no one was following me.
Endişelenme. Eminim, Tom'un henüz burada olmamasının sağlam bir nedeni var.
- Don't worry. I'm sure there's a good reason why Tom isn't here yet.
Saat üçte mutlaka gel.
- Be sure to come at 3.
Saat beşe kadar mutlaka burada olun.
- Be sure to come here by five.
Esperanto kesinlikle çok büyük bir zaman kaybı!
- Esperanto is surely an enormous waste of time!
Hayalinin gerçekleşeceği gün kesinlikle gelecek.
- The day will surely come when your dream will come true.
Şüphesiz Tom'la irtibata geçebiliriz.
- Surely we can get in touch with Tom.
Şüphesiz o iyi bir adam ama güvenilir değil.
- He is a good fellow, to be sure, but he isn't reliable.
Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.
- Surely, in the present-day society, we might as well consider it natural that consumption plays an important role in the life of man and is closely related to his well-being and happiness.
Tabii, Tom, anlıyorum.
- Sure, Tom, I understand.
Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.
- Surely, in the present-day society, we might as well consider it natural that consumption plays an important role in the life of man and is closely related to his well-being and happiness.
Sigara dumanı sağlıksız olabilir ama tabii ki güzel görünüyor.
- Cigarette smoke may be unhealthy, but it sure does look pretty.
Keşke bunu kati olarak söyleyebilsem.
- I wish I could say for sure.
Tom'un sıkıldığından eminim.
- I'm sure Tom is bored.
Eğer şimdi gidersen, bir trafik sıkışıklığına yakalanacağına eminim.
- If you leave now, I'm sure you'll be caught in a traffic jam.
Seni mutlaka arayacağım.
- I will call you without fail.
Ev ödevini Perşembeye kadar mutlaka teslim etmelisin.
- You must hand in your homework by Thursday without fail.
O elbette beni görmeye gelecek.
- He'll come to see me without fail.
O elbette kiliseye gelecek.
- He will come to the church without fail.
O şüphesiz başarılı olacak.
- He will succeed without fail.
his feet were planted surely on the ground.
Surely, you must be joking.
slowly but surely.
From which Surah is this Ayah from?
- Bu ayet hangi sureden?
From which Surah is this Ayah from?
- Bu ayet hangi sureden?
... Surely, there will be many more languages represented. ...
... surely sign ...