Planı desteklemek için bir konuşma yaptı.
- He made a speech in support of the plan.
Bu veriler hipotezi desteklemektedir.
- This data supports the hypothesis.
Benim tartışmayı destekleyecek adil bir miktar bilimsel veriyi sıralayacağım
- I will marshal a fair amount of scientific data to support my argument.
Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
- He has a wealthy supporter behind him.
O, büyük ailesini geçindirmek için sıkı çalışıyor.
- He works hard to support his large family.
Ailesini geçindirmek için çok çalışıyor.
- He is working hard to support his family.
Tom'a destek olmak için buradayım.
- I'm here to support Tom.
Tom sana destek olmak için burada.
- Tom is here to support you.
Ailesine bakmak için çok çalıştı.
- He worked hard in order to support his family.
Böylesine büyük bir aileye bakmak zorunda olacağımı asla düşünmemiştim.
- I never thought I would have to support such a large family.
Planı desteklemek için bir konuşma yaptı.
- He made a speech in support of the plan.
Bu veriler hipotezi desteklemektedir.
- This data supports the hypothesis.
Ona destek vermek bize düşer.
- It is incumbent on us to support him.
Bir aileyi asgari ücretle beslemek zordur.
- It's hard to support a family on minimum wage.
Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
- He has a wealthy supporter behind him.
Birçok lider uzlaşmayı destekledi.
- Many leaders supported the compromise.
Tom yardım için teknik desteği aradı.
- Tom called tech support for help.
Yardımcı olmaya çalışıyordum.
- I was trying to be supportive.
Sebep bize destek sözü verir ancak her zaman sözünü tutmaz.
- Reason promises us its support, but it does not always keep its promise.
Sami'nin ailesi Leyla'nın geçimini sağladı.
- Sami's family supported Layla.
Bu işe başlamadan önce geçiminizi nasıl sağladınız?
- How did you support yourself before you got this job?
Tom yardım için teknik desteği aradı.
- Tom called tech support for help.
Tom o kabul ettiği sürece desteğini sürdürmeye kararlıydı.
- Tom was determined to continue his support for as long as it took.
Tom uyuduğu zaman sırtını dayamak için bir yastık kullanır.
- Tom uses a pillow to support his back when he sleeps.
Tom ailesine yardım etmek için yeterli para kazanmıyor.
- Tom doesn't make enough money to support his family.
Sebep bize destek sözü verir ancak her zaman sözünü tutmaz.
- Reason promises us its support, but it does not always keep its promise.
Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
- He has a wealthy supporter behind him.
Onun kız arkadaşı destekleyici değildi.
- His girlfriend was not supportive.
I don't make decisions, I just support those who do.
Don’t move that beam! It’s a support beam.