Bu görüş, son bilimsel keşifler tarafından destekleniyor.
- This view is supported by recent scientific discoveries.
Tom, ailesi tarafından destekleniyor.
- Tom is supported by his family.
Duvar tarafından desteklenen tüm tavan onunla birlikte çöktü.
- The entire ceiling, which was supported by the wall, collapsed together with it.
Birçok lider uzlaşmayı destekledi.
- Many leaders supported the compromise.
Onu desteklediğime inandırdım.
- I made believe that I supported him.
Ben her zaman çok destekli hissediyorum.
- I always feel very supported.
Senin görevin aileni desteklemektir.
- Your duty is to support your family.
Bu projeyi desteklemek istemene sevindim.
- I'm glad that you want to support this project.
Onu desteklediğime inandırdım.
- I made believe that I supported him.
Birçok lider uzlaşmayı destekledi.
- Many leaders supported the compromise.
O, büyük ailesini geçindirmek için sıkı çalışıyor.
- He works hard to support his large family.
Ailesini geçindirmek için çok çalışıyor.
- He is working hard to support his family.
Tom sana destek olmak için burada.
- Tom is here to support you.
Tom ailesine destek olmak için sıkı çalışıyor.
- Tom is working hard to support his family.
Annesine ve kız kardeşine bakmak zorunda.
- He has to support his mother and his sister.
Böylesine büyük bir aileye bakmak zorunda olacağımı asla düşünmemiştim.
- I never thought I would have to support such a large family.
Bu veriler hipotezi desteklemektedir.
- This data supports the hypothesis.
Onun bizi desteklemesini bekledik.
- We expected him to support us.
Ona destek vermek bize düşer.
- It is incumbent on us to support him.
Bir aileyi asgari ücretle beslemek zordur.
- It's hard to support a family on minimum wage.
Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
- He has a wealthy supporter behind him.
Onu desteklediğime inandırdım.
- I made believe that I supported him.
Tom yardım için teknik desteği aradı.
- Tom called tech support for help.
Ailesine yardımcı olmak için sıkı çalışmak zorunda.
- He has to work hard in order to support his family.
Sebep bize destek sözü verir ancak her zaman sözünü tutmaz.
- Reason promises us its support, but it does not always keep its promise.
Sami ve komşuları Leyla'nın geçimini sağlamak için para topladılar.
- Sami and his neighbors raised money to support Layla.
Bu işe başlamadan önce geçiminizi nasıl sağladınız?
- How did you support yourself before you got this job?
Biz onlara moral desteği vereceğiz.
- We will give them moral support.
Tom kesinlikle bizim desteğimize sahip.
- Tom definitely has our support.
He explained the subject by his well supported arguments.
Tom uyuduğu zaman sırtını dayamak için bir yastık kullanır.
- Tom uses a pillow to support his back when he sleeps.
Tom ailesine yardım etmek için yeterli para kazanmıyor.
- Tom doesn't make enough money to support his family.
Sebep bize destek sözü verir ancak her zaman sözünü tutmaz.
- Reason promises us its support, but it does not always keep its promise.
Onun kız arkadaşı destekleyici değildi.
- His girlfriend was not supportive.
Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
- He has a wealthy supporter behind him.
I don't make decisions, I just support those who do.
Don’t move that beam! It’s a support beam.
... to be advertising supported, because they'll go for the ...
... to sell you ad-supported implants that listen in on your conversations and insert contextual ...