Bu projeyi desteklemek istemene sevindim.
- I'm glad that you want to support this project.
Tom'un büyük ailesini desteklemek için yeterli para kazanması kolay değildi.
- It hasn't been easy for Tom to earn enough money to support his large family.
Onu desteklediğime inandırdım.
- I made believe that I supported him.
O, kendisini bir baston ile destekledi.
- He supported himself with a stick.
O, büyük ailesini geçindirmek için sıkı çalışıyor.
- He works hard to support his large family.
O, büyük bir aileyi geçindirmek için çok çalıştı.
- He worked hard to support a large family.
Tom ailesine destek olmak için sıkı çalışıyor.
- Tom is working hard to support his family.
Tom'a destek olmak için buradayım.
- I'm here to support Tom.
Böylesine büyük bir aileye bakmak zorunda olacağımı asla düşünmemiştim.
- I never thought I would have to support such a large family.
Kendime bakmak için yeterince yaşlıyım.
- I'm old enough to support myself.
Onun bizi desteklemesini bekledik.
- We expected him to support us.
Senin görevin aileni desteklemektir.
- Your duty is to support your family.
Ona destek vermek bize düşer.
- It is incumbent on us to support him.
Bir aileyi asgari ücretle beslemek zordur.
- It's hard to support a family on minimum wage.
Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
- He has a wealthy supporter behind him.
Birçok lider uzlaşmayı destekledi.
- Many leaders supported the compromise.
Bu kadar yardımcı olduğun için teşekkür ederim.
- Thank you for being so supportive.
O, en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında Oscar adaylığını kazandı.
- She won an Oscar nomination for best supporting actress.
Sebep bize destek sözü verir ancak her zaman sözünü tutmaz.
- Reason promises us its support, but it does not always keep its promise.
Sami ve komşuları Leyla'nın geçimini sağlamak için para topladılar.
- Sami and his neighbors raised money to support Layla.
Sami'nin ailesi Leyla'nın geçimini sağladı.
- Sami's family supported Layla.
Tom yardım için teknik desteği aradı.
- Tom called tech support for help.
Tom kesinlikle bizim desteğimize sahip.
- Tom definitely has our support.
Tom uyuduğu zaman sırtını dayamak için bir yastık kullanır.
- Tom uses a pillow to support his back when he sleeps.
Tom ailesine yardım etmek için yeterli para kazanmıyor.
- Tom doesn't make enough money to support his family.
Sebep bize destek sözü verir ancak her zaman sözünü tutmaz.
- Reason promises us its support, but it does not always keep its promise.
Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
- He has a wealthy supporter behind him.
Erkek arkadaşı destekleyici değildi.
- Her boyfriend was not supportive.
I don't make decisions, I just support those who do.
Don’t move that beam! It’s a support beam.
... when he moved to New York City at age nine last month thanks to the support of ...
... effectively heals itself with the support of someone else ...