sunuculuk

listen to the pronunciation of sunuculuk
Türkçe - İngilizce
compèring, emceeing
being a master of ceremonies; emceeing, Brit. compèring
sunucu
presenter

A drunk TV presenter vomited during a live broadcast. - Sarhoş bir TV sunucusu, canlı yayın esnasında istifra etti.

You're a good presenter. - Sen iyi bir sunucusun.

Sunucu
(Bilgisayar) server

I can't check my mail. The server is down. - Postamı kontrol edemiyorum. Sunucu bozuk.

Our servers are currently experiencing heavy load. - Şu anda sunucularımız ağır yük yaşıyorlar.

sunucu
{i} announcer

I want to become a TV announcer in the future. - İleride bir TV sunucusu olmak istiyorum.

Tom works as an announcer on television. - Tom sunucu olarak televizyonda çalışıyor.

sunuculuk yapmak
compere
sunuculuk yapmak
to compère
sunuculuk yapmak
anchor
sunucu
introducing
sunucu
anchor person
sunucu
declarator
sunucu
(Bilgisayar,Teknik) communication server
sunucu
host

The new TV host is a little rigid. - Yeni televizyon sunucusu biraz sert.

Who's your favorite talk show host? - Favori talk show sunucun kim?

Sunucu
announcers
sunucu
master of ceremonies; emcee, Brit. compère
sunucu
(haber) anchor
sunucu
compère, emcee, host
sunucu
emcee
sunucu
hostess
sunucu
compere
sunucu
quizmaster
sunucu
linkman
Türkçe - Türkçe
Sunucunun işi ve görevi
takdimcilik
Sunucu
takdimci
Sunucu
spiker
sunucu
Radyoda, televizyonda, bir eğlence yerinde programı sunan, açıklayan (kimse), takdimci, anonsör
sunuculuk