Hangisi daha kötü bilmiyorum: parçalara ayrılmak veya boğulmak.
- I don't know what's worse: being dismembered or suffocated.
O, onu bir yastıkla boğdu.
- She suffocated him with a pillow.
Tom bir kuş tüyü yastıkla Mary'yi boğdu.
- Tom suffocated Mary with a feather pillow.
The hall was suffocatingly crowded.