sufficient; all that is required, needed, or appropriate

listen to the pronunciation of sufficient; all that is required, needed, or appropriate
İngilizce - Türkçe

sufficient; all that is required, needed, or appropriate teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

enough
{s} kâfi

O şimdilik kâfi gelecektir. - That will be enough for the time being.

enough
yeter

Hepimiz için yeterli yiyecek vardı. - There was food enough for us all.

On bin yen yeterli mi? - Is ten thousand yen enough?

enough
{s} yeterli

Hepimiz için yeterli yiyecek vardı. - There was food enough for us all.

Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu? - Does Tom earn enough money to live in the city?

enough
yeterince

Merkezi ısıtma kışın yeterince ısıtıyor mu? - Is the central heating warm enough in the winter?

Sana yeterince teşekkür edemem. - I can't thank you enough.

enough
elverir
enough
çıkışmak
enough
interj. yeter, bıktım
enough
yeteri kadar

Onların yeteri kadar altını yoktu. - They did not have enough gold.

Sadece yeteri kadar kaynatılır. - It is boiled just enough.

enough
bes

O, köpeğini her gün etle beslemek için yeterince zengin değildi. - She wasn't wealthy enough to feed her dog meat every day.

Tom herkesi beslemeye yetecek kadar yiyecek getirdi. - Tom brought enough food to feed everyone.

enough
oddly enough işin tuhaf tarafı şu ki
enough
(İnşaat) yeterli, kafi
enough
{i} yeterli miktar

Markku ve Liisa kıt kanaat geçinecek kadar yeterli miktara sahipti. - Markku and Liisa had just enough to keep the wolf from the door.

Burada yeterli miktara sahibiz. - We've got enough here.

enough
{ü} bıktım
enough
{s} yeterli, kâfi. z. kâfi derecede
enough
I have had enough ofArtık ondan bıktım Burama kadar geldi
İngilizce - İngilizce
enough
sufficient; all that is required, needed, or appropriate