O şimdilik kâfi gelecektir.
- That will be enough for the time being.
Twitter yeterince iyi değil.
- Twitter is not good enough.
Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- This story is short enough to read in one lesson.
Bir dil asla yeterli değildir.
- One language is never enough.
Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu?
- Does Tom earn enough money to live in the city?
Merkezi ısıtma kışın yeterince ısıtıyor mu?
- Is the central heating warm enough in the winter?
Twitter yeterince iyi değil.
- Twitter is not good enough.
Bu kitap benim okumam için yeteri kadar kolaydır.
- This book is easy enough for me to read.
Sadece yeteri kadar kaynatılır.
- It is boiled just enough.
Bazı köpek sahipleri köpeklerini yeterince besleyip beslemediklerini merak ediyorlar.
- Some dog owners wonder if they are feeding their dogs enough.
Tom herkesi beslemeye yetecek kadar yiyecek getirdi.
- Tom brought enough food to feed everyone.
Burada yeterli miktara sahibiz.
- We've got enough here.
Bu, yeterli miktardan daha fazla
- It's more than enough.