sufficiency, plenty

listen to the pronunciation of sufficiency, plenty
İngilizce - Türkçe

sufficiency, plenty teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

enough
{s} kâfi

O şimdilik kâfi gelecektir. - That will be enough for the time being.

enough
yeter

Hepimiz için yeterli yiyecek vardı. - There was food enough for us all.

Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa. - This story is short enough to read in one lesson.

enough
{s} yeterli

Bir dil asla yeterli değildir. - One language is never enough.

Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu? - Does Tom earn enough money to live in the city?

enough
yeterince

Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır. - Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.

Twitter yeterince iyi değil. - Twitter is not good enough.

enough
elverir
enough
çıkışmak
enough
interj. yeter, bıktım
enough
yeteri kadar

Bu kitap benim okumam için yeteri kadar kolaydır. - This book is easy enough for me to read.

Yeteri kadar zamanım vardı, bu yüzden acele etmeme gerek yoktu. - I had enough time, so I didn't need to hurry.

enough
bes

Bu yiyecek yeterince besleyici değil. - This food's not nourishing enough.

Bu herkesi beslemek için yeterli yiyecek değil. - This isn't enough food to feed everyone.

enough
oddly enough işin tuhaf tarafı şu ki
enough
(İnşaat) yeterli, kafi
enough
{i} yeterli miktar

Yetersiz beslenme, yeterli miktarda yiyecek almama anlamına gelen yaygın bir yanlış kavramadır. - It is a common misconception that malnutrition means not getting enough food.

Burada yeterli miktara sahibiz. - We've got enough here.

enough
{ü} bıktım
enough
{s} yeterli, kâfi. z. kâfi derecede
enough
I have had enough ofArtık ondan bıktım Burama kadar geldi
İngilizce - İngilizce
{n} enough
sufficiency, plenty