Aniden yağmur yağmaya başladı.
- Suddenly it began to rain.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
- Suddenly, it started to rain.
Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.
- If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.
O birdenbire çok mutlu oldu.
- He was suddenly very happy.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
- Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
Dewey birdenbire bir kahraman oldu.
- Dewey was suddenly a hero.
Neden ansızın dün öğleden sonra gittin?
- Why did you suddenly leave yesterday afternoon?
Köprü ansızın yıkıldı.
- The bridge suddenly gave way.
Tom birden bire çok meşgul oldu.
- Tom suddenly became very busy.
Birden bire kör olsan ne yaparsın?
- If you became blind suddenly, what would you do?
... but Tim a nobody buys it but the drugs the whole company down market suddenly ...
... took great pride in shutting it down. And now suddenly you're a big champion of coal. ...