suddenly,

listen to the pronunciation of suddenly,
İngilizce - Türkçe

suddenly, teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

suddenly
aniden

Aniden yağmur yağmaya başladı. - It suddenly started raining.

Aniden yağmur yağmaya başladı. - Suddenly rain began to fall.

suddenly
birdenbire

O birdenbire çok mutlu oldu. - He was suddenly very happy.

Dewey birdenbire bir kahraman oldu. - Dewey was suddenly a hero.

suddenly
birden

Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır. - Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.

Tom'un kalbi birdenbire daha hızlı atmaya başladı. - Tom's heart suddenly began to beat faster.

suddenly
ansızın

İki yıl önce kardeşimin ansızın ölmesinden beri, yengem onun kendisine bıraktığı küçük mücevher dükkanına gitmeye devam etti. - Since my brother died suddenly two years ago, my sister-in-law has valiantly kept going the small jewellery store he left her.

Tanrı olduğumu ne zaman fark ettim? Güzel, ben dua ediyordum ve ansızın kendi kendime konuştuğumu fark ettim. - When did I realize I was God? Well, I was praying and I suddenly realized I was talking to myself.

suddenly
ani
suddenly
palas pandıras
suddenly
durup dururken
suddenly
şırakkadak
suddenly
ani surette
suddenly
hop diye
suddenly
zınk diye
suddenly
patadan
suddenly
hiç yoktan
suddenly
derken
suddenly
gafleten
suddenly
birden bire

Birden bire kör olsan ne yaparsın? - If you became blind suddenly, what would you do?

Birden bire ne olduğunu fark ettim. - I suddenly realized what was happening.

suddenly
şappadak
suddenly
pat diye
suddenly
cartadak
suddenly
cartadan
suddenly
durmak
suddenly
yekten
suddenly
fücceten
suddenly
pattadak
İngilizce - İngilizce

suddenly, teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

suddenly
unexpectedly; abruptly, rapidly
suddenly
{a} in an unexpected manner, quickly
Suddenly
subito
suddenly
happening unexpectedly; "suddenly she felt a sharp pain in her side"
suddenly
Happening quickly and with little or no warning; in a sudden manner
suddenly
If something happens suddenly, it happens quickly and unexpectedly. Suddenly, she looked ten years older Her expression suddenly altered He sat down suddenly. quickly and unexpectedly
suddenly
happening unexpectedly; "suddenly she felt a sharp pain in her side
suddenly
on impulse; without premeditation; "he decided to go to Chicago on the spur of the moment"; "he made up his mind suddenly"
suddenly
quickly and without warning; "he stopped suddenly"
Türkçe - İngilizce

suddenly, teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

suddenly
pat diye
suddenly,

    Videolar

    ... took great pride in shutting it down. And now suddenly you're a big champion of coal. ...
    ... now suddenly you have a hammer. ...