Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
- The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
Başarılı bir iş adamı olmanın hayalini kurardım.
- I used to dream about being a successful businessman.
Başarının anahtarı olan dürüstlük söylenilmediği taktirde sürer
- It goes without saying that honesty is the key to success.
Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.
- Some people identify success with having much money.
Çabalarının başarıyla sonuçlanacağından eminim.
- I'm sure your efforts will result in success.
Kendi kendine şöyle dedi: Bu operasyon başarıyla sonuçlanacak mı?
- He said to himself, Will this operation result in success?
Başarılı bir şekilde mutfakta büyük bir sıçan yakaladı.
- He's successfully caught the big rat in the kitchen.
Başarılı bir şekilde yeni bir iş bulabildiler.
- He managed to find a new job successfully.
Rosetta sondası Philae, 67P / Churyumov-Gerasimenko kuyruklu yıldızına başarıyla indi.
- Rosetta's probe, Philae, has successfully landed on the comet 67P/Churyumov–Gerasimenko.
O, sınavı başarıyla geçti.
- He successfully passed the exam.
Okul festivalini başarılı yapmak için birbirlerine yardımcı oldular.
- They helped one another to make the school festival a success.
Kaçış denemesi başarılıydı.
- His escape attempt was successful.
Tom başarılı bir biçimde tüm eyaletteki oyların yaklaşık yüzde sekseninin desteğini alacak duruma erişti.
- Tom successfully carried the state with nearly sixty percent of the total statewide vote.
O, hayalini başarılı bir biçimde gerçekleştirdi.
- He successfully realised his dream.
Senin nasihatın beni başarıya götürdü.
- Your advice led me to success.
Biraz şans bazen beklenmedik bir başarıya götürür.
- A little bit of luck sometimes leads to an unexpected success.
Tedavi başarılı olarak gidiyor.
- The treatment is going successfully.
Onlar bunu başarılı olarak yaptı.
- They did it successfully.
a successful enterprise.
His third attempt to pass the entrance exam was a success.
The new range of toys has been a resounding success.
They successfully completed their project together.
... since I'm ha so perhaps the greatest most successful engineering culture in ...
... successful team drafts based on careful statistical analysis. They’ve found all sorts of patterns ...