Hastalık okula gitmemi engelledi.
- Illness prevented me from going to school.
Hastalık nedeniyle ödevimde erkek kardeşime yardım ettirmek zorunda kaldım.
- I had to have my brother help me with my homework due to illness.
Binlerce insan Bhopal Gaz Trajedisi'nde hayatlarını kaybetti ve bugün bile yüzlerce, hatta binlerce insan hâlâ zehirli gazın kötü etkilerinden muzdariptir.
- Thousands of people lost their lives in the Bhopal Gas Tragedy, and even today hundreds of thousands of people still suffer from the ill-effects of the poisonous gas.
O kötü sağlık gerekçesiyle istifa etti.
- He resigned on the grounds of ill health.
Sanırım dinlensen iyi olur; hasta görünüyorsun.
- I think you'd better take a rest; you look ill.
O, hasta olduğu için yürüyüşe gidemedi.
- He could not go on the hike because he was ill.
Biggie Smalls is the illest / Your style is played out, like Arnold wonderin Whatchu talkin bout, Willis? — Biggie Smalls, The What, 1994.