İngilizcede normal cümle yapısı özne - yüklem - nesne /tümleçtir.
- In English, the usual sentence structure is Subject - Verb - Object/Complement.
Bu süreçte biz özne miyiz, yoksa nesne miyiz?
- Are we subjects or objects in this process?
Evlilik genç insanları ilgilendiren bir konu değildir.
- Marriage isn't a subject that interests young people.
Ben, dikkatimi konuya yoğunlaştırdım.
- I concentrated my attention on the subject.
Matematik onun en iyi dersidir.
- Mathematics is his best subject.
Lisede birçok konuda ders alıyoruz.
- We study many subjects in high school.
Tarih onun ana branşı değil.
- History is not his major subject.
Esas branş olarak hangi konuyu seçtin?
- What subject do you major in?
Plan onun onayına tabidir.
- The plan is subject to his approval.
İthalat malları yüksek vergilere tabidir.
- Import goods are subject to high taxes.
Tom, tam bir vücut aramasına maruz bırakıldı.
- Tom was subjected to a full body search.
Ağır eleştiriye maruz kaldı.
- He was subjected to severe criticism.
Kral, vatandaşları üzerinde hüküm sürer.
- The king rules over his subjects.
Bu süreçte biz özne miyiz, yoksa nesne miyiz?
- Are we subjects or objects in this process?
İngilizcede normal cümle yapısı özne - yüklem - nesne /tümleçtir.
- In English, the usual sentence structure is Subject - Verb - Object/Complement.
Plan onun onayına tabidir.
- The plan is subject to his approval.
Her şey tabiat kanunlarına tabidir.
- Everything is subject to the laws of nature.
İnsan embesil olmaya maruz kalan tek hayvandır.
- Man is the only animal subject to becoming an imbecile.
Ezbere öğrenme sınavları geçmenizde fayda sağlayabilir ama konuyu gerçekten anlayacağınızın teminatı değildir.
- Rote learning might help you to pass exams, but it's no guarantee that you'll really understand the subject matter.
Biz Japonya anayasasına bağlıyız.
- We are subject to the Constitution of Japan.
Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.
- I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one.
Çeşitli konular hakkında konuştular.
- They talked about various subjects.
Matematik ve İngilizce benim en sevdiğim konulardır.
- Math and English were my favorite subjects.
The Roman Empire ruled many subject territories.
Her favorite subject is physics.
I am a British subject.
“In the sentence ‘The mouse is eaten by the cat in the kitchen.’, ‘The mouse’ is the subject, ‘the cat’ being the agent.”.
In the sentence That house seems haunted!, 'that house' is the subject and 'haunted' is the subject complement (in this case an adjective).
The divorce court was overturned when it rendered a criminal conviction against a party, because it lacked the subject matter jurisdiction to hear a criminal case.
... For example, say I'm the K-6 math subject matter expert in ...
... Lastly, on the subject of economic opportunity, ...