Tom yürüyen insanları gözlemlemeyi sever.
- Tom likes to observe the people walking by.
Ken ile yürüyen kız May'dir.
- The girl walking with Ken is May.
Yürüyüş egzersizin sağlıklı bir şeklidir.
- Walking is a healthy form of exercise.
Yürüyüşe itirazım yok.
- I don't mind walking.
Adam bütün yolu yürümek istemedi;bu yüzden otobüse bindi.
- The man didn't feel like walking all the way; so he took the bus.
Yürümek iyi egzersizdir.
- Walking is good exercise.
O uzun mesafe yürümeye alışkın.
- He is used to walking long distances.
İstasyondan yürüyerek eve gitmek sadece beş dakika.
- Walking from the station to the house takes only five minutes.
Engin bilgi sahibi bir adam o; diğer bir ifadeyle ayaklı sözlük gibi.
- He is a man of great knowledge, that is to say, a walking dictionary.
O tabiri caizse ayaklı bir ansiklopedidir.
- He's what they call a walking encyclopedia.