İlişkimiz tam anlamıyla profesyonel.
- Our relationship is strictly professional.
Bu kesinlikle aramızdadır.
- This is strictly between us.
Sigara içmek kesinlikle yasaktır.
- Smoking is strictly forbidden.
Açıkçası dünya yuvarlak değil.
- Strictly speaking, the earth is not round.
Bu, açıkçası, bir hata.
- This is, strictly speaking, a mistake.
Doğrusunu istersen, domates sebze değildir, bilakis meyvedir.
- Strictly speaking, tomatoes aren't vegetables, but rather fruits.
Burada çok katı kurallarımız var.
- We have very strict guidelines here.
Amerika'da insan haklarını korumak için katı yasalar vardır.
- America has strict laws to protect human rights.
Kompozisyon yarışması için giriş şartları çok sıkıdır.
- The entry requirements for the essay competition are very strict.
Sıkı bir diyet takip etmek önemlidir.
- It's important to follow a strict diet.
Doğrusunu istersen, domates sebze değildir, bilakis meyvedir.
- Strictly speaking, tomatoes aren't vegetables, but rather fruits.
Bu, açıkçası, bir hata.
- This is, strictly speaking, a mistake.
Açıkçası dünya yuvarlak değil.
- Strictly speaking, the earth is not round.
Öğretmen öğrencilerine karşı otoriter.
- The teacher is strict with his students.
Tom öğrencilerine karşı yeterince otoriter değildir.
- Tom isn't strict enough with his students.
Burada sigara içmek kesinlikle yasaktır.
- Smoking is strictly forbidden here.
Bu kesinlikle aramızdadır.
- This is strictly between us.
İlişkimiz tam anlamıyla profesyonel.
- Our relationship is strictly professional.
Siyasete ilgim tamamen akademik.
- My interest in politics is strictly academic.
Öğretmenimiz serttir ve henüz o kibardır.
- Our teacher is strict, and yet, he is kind.
İngilizce öğretmenimiz hem sert hem de naziktir.
- Our English teacher is both strict and kind.
He adhered strictly to the diet his doctor prescribed.
That term refers strictly to smaller birds.
strict ligature.
to pay strict attention.
strict fiber.
very strict in observing the Sabbath.
to understand words in a strict sense.