Ebeveynlerim çok katı.
- My parents are very strict.
Amerika'da insan haklarını korumak için katı yasalar vardır.
- America has strict laws to protect human rights.
O ona sıkı bir diyet yapmasını tavsiye etti.
- She advised him to go on a strict diet.
Sıkı bir diyet takip etmek önemlidir.
- It's important to follow a strict diet.
Babam bana karşı çok otoriter.
- My father is very strict with me.
Ebeveynlerimin her ikisi de otoriter değil.
- Both of my parents are not strict with me.
Bu kesinlikle aramızdadır.
- This is strictly between us.
Sigara içmek kesinlikle yasaktır.
- Smoking is strictly prohibited.
İlişkimiz tam anlamıyla profesyonel.
- Our relationship is strictly professional.
Siyasete ilgim tamamen akademik.
- My interest in politics is strictly academic.
İngilizce öğretmenimiz hem sert hem de naziktir.
- Our English teacher is both strict and kind.
Alice sert annesinden korkmuştu.
- Alice was frightened of her strict mother.
strict ligature.
to pay strict attention.
strict fiber.
very strict in observing the Sabbath.
to understand words in a strict sense.