Bir kız rüzgârda akan saçlarıyla koşarak geldi.
- A girl came running, with her hair streaming in the wind.
Bir dere göle akmaktadır.
- A stream flows into the lake.
Dere çok hızlı değil.
- The stream is not very swift.
Birçok akarsu üzerinde köprü inşa etmek zorundaydılar.
- They had to build bridges over the many streams.
Tom akarsuyu birkaç kilometre izledi.
- Tom followed the stream for a couple of kilometers.
Bu hızlı akıntıda yüzmek tehlikeli olmalı.
- It must be dangerous to swim in this rapid stream.
Tekne akıntıyla sürüklendi.
- The boat drifted down the stream.
Kan akışı genellikle sabit ve süreklidir.
- The blood stream is usually constant and continuous.
Trafik akışında bir kesinti yoktu.
- There was no gap in the stream of traffic.
Bir dere göle akmaktadır.
- A stream flows into the lake.
All of the bright kids went into the A stream, but I was in the B stream.
... You can enjoy your music synchronized throughout your house, all streaming through Music Beta. ...
... on a single-use basis. We have this notion of streaming, this consensus hallucination ...